Paralel Evren Teorisi

Agzına Fikrine sağlık kardeşim güzel açıklama getirmişsin. Tayyi mekan , Tayyi zaman konusuna değinmişsin tayyi mekanın keramet sahibi velilerin bir yerden bir yere çok hızlı bir şekilde gidebildiğini duymuştum ve mantıgımcada böyle bir şeyin olabileceğine inanıyorum MANTIK ŞU : ALLAH ın melek lere ve cinlere verdiği bir özelliği neden yakın dostuna vermesin ki ? hiristiyan papazlarından da bazılarında bu özellikler oldugunu duymuştum.. Peki tayyi zaman tam olarak ne anlama geliyo zamanda yolculuk gibi mi ? aslında yukarıdaki ilk yorumumda zamanda yolculuk olduguna inanmıyorum demiştim fakat aklıma bir şey takıldı fikrim değişti cinlerin geçmişte yaşanan bazı şeyleri (sadece geçmişte geleceği kapsamıyo ) görebildigini hatta kaybolan çok önemli eşyaları bu sayade bulabildiklerini ve pek çok sey vs. olayları duymuştum. ve aklımda şöyle bir şey uyandı eger cinler yapabiliyosa insanogluda yapabilir bu iki konuyu benım için biraz daha açıklarsanız çok memnun olurumm
Hafızam beni yanıltmıyorsa yıllar önce ciddi bir dergide ABD de bilim adamlarının HZ. İsa (AS)'ın kendi sesini bulabilmek için çalışma yaptıklarını yazmıştı.Bilim adamlarını böyle bir çalışmaya sevkeden düşüncenin kaynağı ise , insanın ağzından çıkan herbir ses dünya ve sonrasında kainat boşluğunda ! frekans olarak dalga dalga yayılmaya devam etmekte olduğu ve bunların tespitinde ses olarak tekrar kayıt altına alınabileceği düşüncesiydi.Buda bir şekilde tayyi zaman olabilir......ABD-ÇİN -JAPON kahramanları çizgi filim ve ya sinema filmi olarak tamamen yapmacık ve sanal olarak çevrilip bilinç altımıza milyonlarca mesaj gönderip bizi kendilerine benzemeye zorlarken,bizim tamamen gerçek nice kahramanlarımız var biz bunun farkında değiliz.O BALIKLARKİ DERYA İÇREDİR / DERYADAN HABERSİZ....misali ,örnekmi KONYA 'nın LADİK ilçesinde hemde okuma yazma bilmeyen LADİKLİ AHMED EFENDİ namı ile bilinen ALLAH dostu bir muhterem zat yakın zamanlarda yaşadı ve vefat etti.Manevi olarak kendisine verilen vazifeleri fiili olarak fizik kurallarına (bizim fizik kurallarımıza) aykırı olarak tayyi zaman ve tayyi mekan olarak gerçekleştirdi.Hızır as. ile arkadaşlığı kendisine böyle bir özellik verdi.Hikaye anlatmıyorum arkadaşlar , kafayı yemişte değilim,eğer böyle bir insan ABD veya başka bir BATI ülkesinde olsaydı seyreyleyin siz onları ,yalancı kahramanlarla böyle esip gürlüyorlar ya sahici olsalardı ! Gelelim işin püf noktasına , 3 yüz yıldır bizi öz değerlerimizden koparmanın gayretinde olan batı ne kadarda başarılı olmuş ve biz ne kadar geri bırakılmışız.Kendi değerlerimize sırt dönünce aslımızı inkar edince tabiri caizse "maymunlaşmışız" taklitçi olmuşuz hemde kötü taklitçi.Erzurumlu İbrahim Hakkı hz., Mevlana hz., daha nice büyüğümüzü fenni ilimlerdeki üstünlüğünü görmezlikten gelmişiz,ayrıca manevi üstünlüklerini fenni ilimlerle nasıl birleştirdiğini anlayamadığımız için ilgi duyanlarda sadece dini yönünden kısmen yararlanmış öyle kalmışız.Konu uzun ve derin biz (ben) ise cahil olduğum için şimdilik burada bırakıyorum ama gelecekten çok ümitliyim.Hepinizin geçmiş Mevlid kandillerini tebrik eder huzur, mutluluk ve başarılar dilerim....
 
Son düzenleme:
Fihi ma-fih.. Adı gibi ne varsa içindedir..

Orada geçer,

"Dünyada unutulmaması gereken birşey var. Herşeyi unutsan da onu unutmasan korku yok. Fakat herşeyi yerine getirsen, hatırlasan, unutmasan da onu unutsan hiçbir şey yapmamış olursun. Hani bir padişah seni belli bir iş için bir köye yollasa, sen de gitsen de o işten başka yüzlerce iş basarsan, hangi iş için gittiysen onu yapmadın, başarmadın ya, hiçbir iş başarmamış sayılırsın. Şu halde insan dünyaya bir tek iş için gelmiştir, maksat odur. Onu başarmadı mı, hiçbir iş başarmamış demektir. "Gerçekten de biz, arzettik emâneti göklere ve yeryüzüne ve dağlara. Derken onlar, onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular ve onu yükledik insana; şüphe yok ki çok zalim oldu, çok bilgisiz bir hale geldi o." O emâneti göklere arzettik, kabul edemedi. "

Bu verilen tek görev, mühim emanet nasıl bir şeydir ki, O, göklere, yeryüzüne ve dağlara arz ediliyor? Onların "çekinmesi" nedir? Ve bu kıymetli emaneti kabul eden "insan" nasıl bir cahildir? Nasıl bir zalimdir? Yoksa emaneti kabul etmenin tek şartı cahil olmak mıdır? İnsani aklın bittiği yerde mi gerçek ilim başlar? İnsan kendi nefsine zalim olduğunda mı bu emaneti hakeder?

Ve devam ediyor Mevlana,
"And olsun ki Ademoğullarını ululadık" dedi, "Göğü, yeri ululadık" demedi. Şu halde insanın elinden bir iş geliyor ki, ne göklerin elinden geliyor o iş, ne yerlerin, ne dağların. O işi de gördü mü, onda ne zalimlik kalıyor, ne bilgisizlik. Amma sen, "O işi görmüyorsam bunca iş görüyorum ya" dersin; dersin amma seni öbür işler için yaratmadılar ki. Bu, şuna benzer: Padişahların hazinelerinde bulunabilen, değer biçilmez bir çelik Hint kılıcını tutmuşsun da kokmuş öküz etine satır olarak kullanıyor, sonra da boşu-boşuna bırakmadım ya, böylesine bir işe kullanıyorum onu diyorsun. Yahut da zerresiyle yüzlerce tencere alınabilen bir altın tencereyi getirmişsin, içinde şalgam pişiriyorsun. Yahut da mücevherlerle bezenmiş bir bıçağı kırık bir kabağa mıh yapmışsın da diyorsun ki; İş görüyorum; kabağı ona asıyorum, şu bıçağı öylece bırakmıyorum ya. Acınacak, gülünecek işler değil de nedir bunlar? O kabak, bir pul değerindeki bir tahta, yahut demir çiviye de asılabilirken yüz dinarlık bıçağı bu işe kullanmak, akıl işi midir ki? "

Ve der ki sonra yolu göstermek için,

"Ona karşı iki "ben" olamaz; oraya iki "ben" sığamaz. Sen de "ben" diyorsun, o da "ben" diyor. Ya sen onun Önünde öl, ya O senin önünde ölsün de ikilik kalmasın. Fakat O ölmez, buna imkân yok. Ne dış âlemde ölür O, ne zihinde; çünkü "O, bir diridir ki ölmez". Mümkün olsaydı ikilik kalksın diye senin için ölürdü de hani; bu kadar da lütfü vardır O'nun. Madem ki O'nun ölmesine imkân yok, sen öl de o, sana tecelli etsin, ikilik kalksın-gitsin. İki kuşu birbirine bağlasan, ikisi de aynı cinstendir, iki kanat dört kanat olmuştur, fakat gene de uçamazlar; çünkü arada ikilik vardır. Fakat ölü bir kuşu, diri bir kuşa bağlasan diri kuş uçar; çünkü ikilik kalmamıştır.

Güneşte öylesine bir lütuf var ki yarasaya karşı ölür; amma buna imkân yoktur da a yarasa der, lûtfum herşeye ulaşmış, sana da ihsanda bulunmayı isterim. Sen öl; çünkü senin ölmen mümkün. Öl de ululuk ışığımdan faydalan, yarasalıktan çık, yakınlık Kafdağı'nın Zümrüdüanka'sı ol."

İslam filozofu diye bilinen Sühreverdi Kırmızı Akıl hikayesinde 1170'li yıllarda Kaf'tan ve Hayat Kaynağı'ndan bahseder. Aslında bu simgeler bizim edebiyatımızda hep vardı, ama biz onları anlamamız gerektiği gibi anlamaya çalışmadık. Ve tabii kendi zamanında da anlaşılamadığından tıpkı Hallac gibi, Nesimi gibi, Şems gibi, Sühreverdi de idam edilerek öldürüldü. Ama ilginçtir ki, ne yazık ki, din adına öldürüldüler.

Günümüzde de anlayış değişmedi, bu yüzden gizliler, zaten aradıkları "kalabalıklar" değil, nerde kalabalık varsa oradan şüphe ederim, yıllarca bu insanların çevresinde gerçek halini bilen bilemedin 5 bilemedin 10 kişi olmuş, Somuncu Baba gibi halkın içine karışmışlar, iş görmüşler, kral gibi yaşamamışlar... Eminim yine gizlilerdir... Ama asla dünyayı boş bırakmadılar.

 
Son düzenleme:
selamun aleykum
ustalar konuyu ben açtım yorumlarınız içinde çok eşekkür edrim konuyu okuyanlaar bi deli kuyu taş atmış 40 akıllı çıkartamamış demesinler bende bi şeyler yazayım dedim

bende ışınlanma nın olobilecegine inanlardanım ama zaman da geriye yolculuk olduğuna inanmıyorum eğer olsa idi böyle bişey. neler olmazdıkı insanları ne gibi şeyler beklerdi acaba belkide biz şu an belki türkiyede yaşamayacaktık başka milletlerin olacaktı belki isimlerimiz hasan hüseyin değil de hans ,mary,jon olacaktı böyle bi icadın türk karşıtı insanların eline geçtiğini düşünürsek bunlar olbilirdi veye daha eskiya gidelim
belki müslümanlık olmayacaktı nerden biliyruz herkez müslümanlar gibi değil tüm dinlere hoş görüyle yaklaşmazlar sanırım(bu konuyla ilşkin my name is khan diye bi film var valla herkezin izlemesi gerektiğini düşünüyorum)

kur anı kerimi biz indirdik biz koruyacaz demiyormu ALLAH (cc) belki muslumanlığa saygısı olmayanlar kur anı kerimi yok etmeyi niye düşünesinlerki belki daha ileri gidecekler kim bilir kur anı kerimi biz indirdik biz koruyacaz ayeti böyle bişey olmıyacğını ortoya koyuyor gibi geliyor bana verilen örneklerde ışın lanma ile ilgigi hep zaman da geriye gtmek gibi bir örnek duymadım

fazla derinne daldım heralde ama zaten tip kayık ya boğulmam heralde :eek:

kusura bakmayın biraz saçmaladım mı saçmalamadım mı bilmiyorum ama içimden gelenleri yazım herkese kolay gelisin iyi günler:)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
kusura bakmayın biraz saçmaladım mı saçmalamadım mı bilmiyorum ama içimden gelenleri yazım herkese kolay gelisin iyi günler:)[/QUOTE' Alıntı:
Estağfirullah kardeşim niye sacmalamış olasın sende kendi fikirlerini düşünceni yazdın sonucta. Hem konuyu acıp bilgi paylaşımı yapılmasını sağladın yukarıda çok şahane bilgiler sundular abiler onlarada sanada çok teşekkür ederim
 
Yazdıklarınızı okumadım çok uzun ki sanırım arkadaş sizin düşünceniz demiş siz baya derin mevzulara girmişsiniz din falan.Neyse herkesin kendi düşüncesidir bişey diyemem.

Soruya gelince.Işınlanma,zamanda yolculuk, paralel evrenler kavramlarını çok araştırdım.Bunların hepsi teorik olarak mümkün şeyler.Biraz araştırdığınızda Einstein başta olmak üzere bir çok büyük bilim adamının teorilerini ispatlarını görebilirsiniz.Teoride mümkün olan her şey gerçekte de mümkün olabilir mi?
Ben inanıyorum hepsi gerçekleşebilir.Sadece henüz o teknolojiye ve bilgiye sahip değiliz.
 
Burdaki paylaşımları görünce,her yazılan mesajta sonra amin demeye başladım. Biz çeşitli ayetleri kaynak gösterirken elin yahudisi yada elin budist japonu o keşfi yapacaktır. Sonsuz uzunluktaki silindir teoremi mi, yoksa evrenimize benzer diğer evrenlerin varlığı teorisi mi, aynı zamanda hem bilimsel hem felsefi olarak paralel evren tartışması yapalım diyecem yok demem boşverin gitsin.
 

Forum istatistikleri

Konular
128,262
Mesajlar
916,287
Kullanıcılar
450,083
Son üye
bilgees

Yeni konular

Geri
Üst