TÜRKİYE' NİN ELEKTRİK TÜKETİM REKORU....

Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
559
Puanları
6
Yaş
55
Konum
Seyitömer Termik santralı KÜTAHYA
Yılın başından beri hızlı bir artış gösteren elektrik tüketimi, sıcak yaz günlerinde klima kullanımının da artmasıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.

Türkiye'de günlük elektrik tüketimi 10 Temmuz 2012 salı günü 744 milyon 751 bin kilovatsaate (kWh) ulaştı.

Temmuz ayında günlük ortalama 725-730 milyon kWh seviyelerinde oluşan elektrik tüketimi, hafta içinde Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 744 milyon 751 bin kWh düzeyine ulaştı. Bu arada, kurulu güç kullanımı (en yüksek puant) saat 14.20 itibarıyla 36 bin 707 Megavata (MW) çıktı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri, Doğu ve Güneydoğu'daki tarımsal suluma, sanayi üretimi ve sıcak havalar nedeniyle yoğun olarak kullanılan klimaların elektrik tüketiminde artışa neden olduğunu belirtirken, önümüzdeki günlerde de tüketim artışının devam edeceği tahminin de bulundular. Yetkililer, artışa rağmen elektrik kesintisinin söz konusu olmayacağını da kaydettiler.

Komşulardan Destek Geldi

Rekor tüketimin olduğu 10 Temmuz'da Türkiye'de elektrik üretimi 737 bin 951 MW seviyesinde gerçekleşirken, tüketimin ihtiyacının karşılanması için Gürcistan, Bulgaristan gibi komşu ülkelerden elektrik alındı.

Bu arada, Türkiye'nin elektrik tüketimi, Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,3 artarak 20 milyar 40,2 milyon kilovatsaate (kWh) ulaşmıştı.

Yılın ilk yarısında Türkiye'nin elektrik tüketimi ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,1 artarak 119 milyar 389,2 milyon kWh düzeyine yükselmişti.

Haber Etiketleri
 
Otomatik sigorta bulunduğu devreyi yüksek akım ve kısa devre akımlarından koruyan bir anahtarlama elamanıdır.
Topraklama ölçümü ister endüstriyel bir tesis ister bir ofis binası olsun her işletme için kritik bir öneme sahiptir.
Sanırım kurulu gücümüz yeterli değil.Bu sene soğukların artmasından dolayı pek çok yerlerde sistemi kurtarmak için tmlerden yük atıldı.Neden nükleer enerji santrali kurmuyorlar.Gelişmiş ülkelerin çoğunda var.Birileri rant mı sağlıyor ufak santrallerden
 
Sanırım kurulu gücümüz yeterli değil.Bu sene soğukların artmasından dolayı pek çok yerlerde sistemi kurtarmak için tmlerden yük atıldı.Neden nükleer enerji santrali kurmuyorlar.Gelişmiş ülkelerin çoğunda var.Birileri rant mı sağlıyor ufak santrallerden

Birilerinin rant sağlayıp sağlamadığını bilemeyeceğim ama halkımız bilip bilmeden herşeye karşı çıkıyor Örneğin şu haberi bir okyun :Ekonomi Köylüler kanser yapacak diye rüzgâr santraline karşı çıkıyor ZAMAN rüzgar santraline bile kanser yapar diyen halk nükleer santrale ne der acaba
 
Birilerinin rant sağlayıp sağlamadığını bilemeyeceğim ama halkımız bilip bilmeden herşeye karşı çıkıyor Örneğin şu haberi bir okyun :Ekonomi Köylüler kanser yapacak diye rüzgâr santraline karşı çıkıyor ZAMAN rüzgar santraline bile kanser yapar diyen halk nükleer santrale ne der acaba

Ne yazık ki halkımız teknik personelden,doğrudan en doğru bilgileri öğrenmek yerine,gelişigüzel,dolaylı yollardan, kulaktan duyma,asılsız ve hurafe sayılabilecek bilgilere itibar edebiliyor.Nükleer santralin de bir öcü,radyasyon kaynağı olarak görülebilmesinde hiç şüphesiz,Çernobil Nükleer santralindeki talihsiz bir kaza sonrası yaşananlar neden olabilmişti.Kazanın olduğu 26 Nisan 1986 tarihinden sonra,teknolojik gelişmeler sonrası,tüm dünyanın nükleer santrallere bakış açısı da değişebilmiş,eski basmakalıp düşüncelerden,gelişen son teknolojik iyileştirmelerle bir ölçüde sıyrılabilmiştir.Nükleer santrallerin yapılmasına karşı çıkan ve aleyhte olan gruplar da,bu teknolojik iyileştirme ve güvenlik önlemlerini görmezden gelip göz ardı edebilen gruplardır hiç şüphesiz,böyle düşünmemiz de gerekir mantıken.

Rüzgar santrali olayı da,sabit fikirde düşünenler için,bir tür yanlış inanış,hurafe türünden yanlış inançlarla ilişkili bulunmalıdır.Başka bir izahı da olamaz diye düşünüyorum.Rüzgar santrallerini kanser yapar tehdidinde görenler yarın güneş paneli tarlalarını da ayni gerekçeleri öne sürerek yapılmasına karşı çıkabilirler,buna da şaşırmamamız,beklememiz gerekir aslında.Çevreci ve doğa dostu rüzgar santrallerinin tek olumsuz yanı,çalışırken pervanelerin biraz gürültülü çalışabilmesi,görüntü olarak belki gözün pek de alışık bulunmadığı bir görüntü sergileyebilmesi şeklindeki,aslında olumsuz olarak bile sayılamayacak vasıf ve çalışma özellikleridir.Kanser tehlikesini yaratan yine insanın kendisidir,gıda terörü,hileli merdiven altı imalat,radyasyonlu yapı gereçlerini rant sağlamak amaçlı bile bile yapılarda kullanma,vb.kritik olan uygulamalarla insanın kendisi kanser vakalarını bizzat arttırmakta,yangına adeta körükle de gidebilmektedir aslında.

Rüzgar santrallerinin geleceğini,insan için ölümcül olarak görebilen bir zihniyet,nükleer santralleri,geçmişteki birtakım talihsiz kazalarla,doğal afetlerdeki kazalarla bağdaştırıp,yapılmaması yönündeki telkinlerle, insanları doğrudan etkileyebilirler dediğiniz gibi.Yarın öbürgün ayni insanlar,rüzgar türbinleri için yaptıkları bu yanlış ve kabul edilemez gerekçeyi, güneş panelleri için de yine bir hurafeyi öne sürerek,yapılmaması için en büyük neden olarak da söyleyebilirler.Buna da şaşırmamamız,saygıyla karşılamamız,onlara aksi yönde ve teknolojik bilgi desteğiyle,en doğru biçimiyle bu olayı anlatarak doğru yönde iknaya çalışmamız elbette gerekecektir.

Saygılarımla.
 
Son düzenleme:
İşin garibi halk bir firmanın gelip köylerine baz istasyonu dikilince birşey demiyor :) Nedeni daha komik halk seviniyor çünkü akrabalaru-ıyla artık cep telefonuyla görüşebilecek cep telefonları köylerinde de çalışacak diye ama demek köyde elektrik olmaması onlar için önemli değil zaten baz istasyonu da zararsız :) güldürüyorlar insanı
 
Ayrıca elektrik tüketiminin artması bir ülke için üzücü bir olay değil,gurur verici,sevindirici,gelişmişlik düzeyi ölçüsü olarak da algılanmalıdır.Başka türlü de algılanamaz zaten,gelişmişlikle doğrudan orantılı olan bir süreçtir bu.Bir ülke ne kadar az kW/h olarak elektrik tüketimiyle anılıyorsa,gelişmişlik,sanayi ölçeği,uygulanabilir teknolojilerinin ölçeği de,o oranda az gelişmiş olarak kabul edilmelidir.Avrupa ve Amerika'nın bu alanda gelişmiş ülkeler statüsünde çok daha büyük rakamlara da sahip bulunduğunu biliyoruz.Bu gelişmişlik düzeyi ölçüsü,modernleşme,makinalaşma,otomasyonun uygulanabilirliğinin artması,insan ihtiyaçlarının daha fazla makineler tarafından karşılanması neticesinde,tüketimin de doğru orantılı olarak,bu şekilde artabilmesine işaret edebilmektedir.Saygılarımla.
 
Elbette sevindirici bir olaydır fakat bazı bu konuda bilgisiz olan kesimler sevinmediği gibi köstek olmaya çalışıyor bu da gerçekten üzücü bir durum fakat elbette bunlara yanlış bilgiler verip bunları galyana getirenlerde asıl suçlulardır.
 
Yıl 1990 Bursa Orahaneli Termik Santralı İşletme Müdürlüğü nizamiyesinde bir hareketlenme var.Yaklaşık 30 kişilik bir grup genç çam fidanlarını kesip nizamiye önüne yatırmışlar ortalıkta sanki ağaç katliamı yapılmış görüntüsü var.Entel dantel tipler sözde çevreyi koruma adına güzelim ağaçları mahvetmişler.Yanlarında getirdikleri yerel ve ulusal tv. ekipleri önünde canlı açıklama yapıyorlar.Devletin milyon dolarlık yatırımı bitmiş hizmete girecek ,Bursa' dan gelen çoğu zengin çocuğu bir kısmı hippi tipinde kendilerine uğraşı arayan bu göstericiler termik santralın çevreye vereceği zararı önleme adına eylem yapıyorlar ve zavallı ağaçları kendi elleri ile mahvediyorlar ALLAH aşkına bunun neresi çevrecilik neresi insanlık?Bilenler bilir termik santrallarda çok pahalı bir DESÜLFİRİZASYON SİSTEMİ vardır.Santralın ürettiği enerjinin yaklaşık ondabirini tüketir.Bu sistem de kuruldu, 210 metre yüksekliğinde bacası, elektrofiltresi de var.O gün yapılan gösterinin bir sonraki günün gazetelerinde 90 mt yüksekliğindeki tabii soğutma kulesinin bacasından çıkan buharın görüntüsünün altında santralın çevreye ne kadar zarar verdiği haberi vardı.Soğutma kulesinden çıkan buhar bir bulut görüntüsü halinde çok geniş yer kaplar ama bunu santralın bacasından çıkan gaz ve partikül gibi sunmakta ya cahillik yada art niyetliliktir.Millet olarak herhangi bir konuda İFRAT VE TEFRİT deyiz yani ya tamamen yanındayız yanlış da olsa yada tamamen karşısındayız doğruda olsa.....ORTA YOLU olması gerekeni dengeyi bir türlü sağlayamıyoruz.Nükleerede hertürlü enerji santralınada gerekli tüm tedbirleri alarak evet demek varken hazır kıtalar devreye giriyor çevre adı altında memleketin geri kalmasına sebeb oluyorlar.Altın madenleri açılırkende aynı senaryolar oynanmadımı?Yıllar sonra o ekibi organize eden adamın kendi oğlu birilerinin gelip babasına çanta ile para verdiğini söylemedimi?Suriye'nin Elkibariye bölgesindeki nükleer üssünü hava saldırısı ile vuran birileri (israil vb.) Türkiyemizdede bu tür gelişmeleri sözde çevreci entel dantellerle (biraz kaba oluyor ama) geçekleştiriyorlar....
 
Birileri bazı bu konularda bilgisiz halkı yanlış bilgilerle doldurup galyana getiriyor ondan dolayı bu halktan çok bu halkı galyana getiren ve amaçları oldukça belli olanlara kızmak lazımdır
 
artık evlerimize girmeye başlayan klima ve benzeri cihazlardan dolayı artmıştır tahminim.

Birilerinin rant sağlayıp sağlamadığını bilemeyeceğim ama halkımız bilip bilmeden herşeye karşı çıkıyor Örneğin şu haberi bir okyun :Ekonomi Köylüler kanser yapacak diye rüzgâr santraline karşı çıkıyor ZAMAN rüzgar santraline bile kanser yapar diyen halk nükleer santrale ne der acaba


selcukeem arkadaşın verdiği örneğin benzerini ben birisinden duydum:
şu anki çalıştığım yerde yahyalının bir köyünden çalışan ustamız var(inşaat-taş ustası) neyse köylerine yakın bir yere rüzgar santrali kurulduğunu söylüyor. ve kendince mantıklı bir açıklama yaparak bizlere rüzgar santralini yan etkisini anlatıyor
Rüzgar santralinin bulunduğu yerde diyor ekinler kısa felan kaldı diyor ve bunun nedenini dönen pervanesi diyor rüzgar sirkülasyonunu artırdığı için oluyor diyor. yani herkes bişeyler aklında kuruyor.
 

Forum istatistikleri

Konular
128,224
Mesajlar
915,924
Kullanıcılar
450,015
Son üye
teknik eğitim

Yeni konular

Geri
Üst