Miryo
Üye
- Katılım
- 4 Tem 2011
- Mesajlar
- 246
- Puanları
- 1
Bugün sizi birazcık dinlendirmek istiyorum. Bunun için de büyüklere sorulan tebessüm ettiren sorularla, verdikleri tefekkür ettiren cevapları arz etmeyi düşündüm. İnşallah siz de tebessüm ederek okur, tefekkür ederek de cevapları yorumlar, dinlenirsiniz..
1986’da 88 yaşında vefatına kadar hayatının her anını hep hayırlı hizmetlere imza atmakla değerlendiren meşhur Süheyl Ünver Hoca’ya, bir yakını takılarak der ki:
Hocam, Hz. Azrail sizi unuttu galiba? Bu yaşta aralıksız çalışıyorsunuz?
Ünver Hoca:
- Hayır der, Azrail beni unutmadı. Tam aksine son devrelerde beni sıkça yoklayarak diyor ki:
- Bak, seni boş bulursam hemen götürürüm, boş durma, hizmetine devam et de yol azığınla götüreyim seni, diye tembihte bulunuyor. Ben de yol azığıyla gideyim, diye son nefesime kadar hizmete devam etme gereği duyuyorum!.
Ne dersiniz, yaşlıların yol azığı hazırlamak için son nefesine kadar hizmetine devam etme anlayışına? Hepimize mesaj veriyor mu bu hizmet anlayışı?
Bir adam Geylani Hazretleri’ne, “Üzerinize hiç sinek konmuyor neden acaba?” diye sorması üzerine şöyle cevap almış:
-Üzerime sinek neden konsun ki, bende ne dünyanın pekmezi var ne de ahiretin balı!
Ahmed Rufaî Hazretleri, birbiriyle kavga eden iki çocuğu ayırdıktan sonra birine sormuş:
- Söyle bakayım sen kimin oğlusun? Çocuk:
- Sana lâzım olmayan şeyi niye soruyorsun ki, demiş?
Rufaî Hazretleri çocuğun bu cevabını düşünürken, “Sahiden de üstüme lazım olmayan şeyi niye soruyorum ki, bu çocuk bana unutamayacağım bir edep dersi verdi.” yorumu yapmış.
Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad, sarayına davet ettiği Mevlânâ’ya sultanlığını kendisine bırakabileceğini ifade etmesi üzerine Mevlânâ’dan şu kesin cevabı almış:
-Senin saltanatın, gözlerini kapayınca biter, benimki ise gözlerimi kapayınca başlar. Ben gözlerimi kapayınca biten kısa müddetli saltanat istemem, sultanlığın sana mübarek olsun!.
Osman Demirci Hocaefendi’ye de:
- Hocam, derler, at nalını evimizin kapısına asarsak göz değmesinden korur, binamıza da uğur getirir, diyorlar, doğru mudur? Demirci Hocaefendi tebessüm ederek:
- Zannetmem der, o nallardan atın ayakları altında tam dört tane vardır. Hiçbiri de ata uğur getirip de kamçı üstüne kamçı yemekten kurtarmıyor, sizin binanızı kurtarır mı bilemem.
Buna da: “Akla kapı aç, iradeyi elden alma” cevabı derler. İnsanlar bazı konuları akıllarıyla da çözmeliler.
Bir adam Hz. Ebûbekir (ra) Efendimiz’e gelerek:
- Ben günahkârın biriyim, bana dua etmeni istiyorum, der. Hz. Ebûbekir (ra) Efendimiz de el açıp duasını hemen orada yaparak der ki:
- Yâ Rabbi, bir günahkâr, bir diğerinden dua istiyor. Sen ikisini de affeyle!.
Demek büyükler hep böyledirler. Kendilerini üstün görmezler
http://zaman.com.tr/ahmet-sahin/gercekten-de-buyuklerin-sozleri-sozlerin-buyukleri-mi_2067320.html
1986’da 88 yaşında vefatına kadar hayatının her anını hep hayırlı hizmetlere imza atmakla değerlendiren meşhur Süheyl Ünver Hoca’ya, bir yakını takılarak der ki:
Hocam, Hz. Azrail sizi unuttu galiba? Bu yaşta aralıksız çalışıyorsunuz?
Ünver Hoca:
- Hayır der, Azrail beni unutmadı. Tam aksine son devrelerde beni sıkça yoklayarak diyor ki:
- Bak, seni boş bulursam hemen götürürüm, boş durma, hizmetine devam et de yol azığınla götüreyim seni, diye tembihte bulunuyor. Ben de yol azığıyla gideyim, diye son nefesime kadar hizmete devam etme gereği duyuyorum!.
Ne dersiniz, yaşlıların yol azığı hazırlamak için son nefesine kadar hizmetine devam etme anlayışına? Hepimize mesaj veriyor mu bu hizmet anlayışı?
Bir adam Geylani Hazretleri’ne, “Üzerinize hiç sinek konmuyor neden acaba?” diye sorması üzerine şöyle cevap almış:
-Üzerime sinek neden konsun ki, bende ne dünyanın pekmezi var ne de ahiretin balı!
Ahmed Rufaî Hazretleri, birbiriyle kavga eden iki çocuğu ayırdıktan sonra birine sormuş:
- Söyle bakayım sen kimin oğlusun? Çocuk:
- Sana lâzım olmayan şeyi niye soruyorsun ki, demiş?
Rufaî Hazretleri çocuğun bu cevabını düşünürken, “Sahiden de üstüme lazım olmayan şeyi niye soruyorum ki, bu çocuk bana unutamayacağım bir edep dersi verdi.” yorumu yapmış.
Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad, sarayına davet ettiği Mevlânâ’ya sultanlığını kendisine bırakabileceğini ifade etmesi üzerine Mevlânâ’dan şu kesin cevabı almış:
-Senin saltanatın, gözlerini kapayınca biter, benimki ise gözlerimi kapayınca başlar. Ben gözlerimi kapayınca biten kısa müddetli saltanat istemem, sultanlığın sana mübarek olsun!.
Osman Demirci Hocaefendi’ye de:
- Hocam, derler, at nalını evimizin kapısına asarsak göz değmesinden korur, binamıza da uğur getirir, diyorlar, doğru mudur? Demirci Hocaefendi tebessüm ederek:
- Zannetmem der, o nallardan atın ayakları altında tam dört tane vardır. Hiçbiri de ata uğur getirip de kamçı üstüne kamçı yemekten kurtarmıyor, sizin binanızı kurtarır mı bilemem.
Buna da: “Akla kapı aç, iradeyi elden alma” cevabı derler. İnsanlar bazı konuları akıllarıyla da çözmeliler.
Bir adam Hz. Ebûbekir (ra) Efendimiz’e gelerek:
- Ben günahkârın biriyim, bana dua etmeni istiyorum, der. Hz. Ebûbekir (ra) Efendimiz de el açıp duasını hemen orada yaparak der ki:
- Yâ Rabbi, bir günahkâr, bir diğerinden dua istiyor. Sen ikisini de affeyle!.
Demek büyükler hep böyledirler. Kendilerini üstün görmezler
http://zaman.com.tr/ahmet-sahin/gercekten-de-buyuklerin-sozleri-sozlerin-buyukleri-mi_2067320.html
