Mıknatısla Elektrik Üretme

Değerli arkadaşlar
konunun başında bir kaç sayfadaki görüşleri okudun ama gerisini okumadan en sona atladım. Yani diğer sayfalarda değerli yorumlar olabilir, onları tenzih ederim. Şimdi gelelim baştaki videodaki elektrik üretme meselesine. aslında @ahnur nicki arkadaş olayı kısaca anlatmış ama bende bir kez buradan yazayım. o videodaki üzerine mıknatıs dizili çark biraz sonra kendi kendine durur. harekete devam etmesi için disk üzerindeki dizili mıknatısların konum değişmesi lazım. Atıyorum kafadan disk üzerinde 16 mıknatıs varsa birinci mıknatıs ana mıknatısın karşsına geldiğinde ikinci sıraki konum değişmezse sistem firenlenir. Buradan şu çıkar;
mıknatıslara konum değiştirecek enerjiye ihtiyaç var. sonunda @
ahnur nickli arkadaşın ilk sayfada dediğine gelirsiniz.
Selamlar.

peki diskin üzerindeki mıknatısları kendi çevresinde hareket edecek bir sistem getirirsek olmaz mı? bu sistem hiç enerji harcamaz
 
Topraklama ölçümü ister endüstriyel bir tesis ister bir ofis binası olsun her işletme için kritik bir öneme sahiptir.
İyi bir topraklama değeri sıfıra ohm'a yakın olan değerdir. Fakat her işte olduğu topraklamadada maliyetler önemli, onun için iyi bir topraklama değeri izin verilen değerler içinde olandır.
denedim ancak olmuyor arkadaslar hepsinde hile var
 
Bir generatörün dönmesi elektrik üretilmesi için yeterli değildir. Örneğin bir doğalgaz santralinde generatörü senkronlayıp şebekeye bağlamak ve bu generatörün dakikada 3000 devirle dönmesi bunun elektrik ürettiğini göstermez. Senkron yatıktan sonra basit olarak tıpkı arabada nasılki gaz pedalına basılıp gerçek eylem yapıldığı gibi burada da türbine gönderilen yakıt miktarı arttırılarak şebekeye enerji verilir. Ne kadar çok yakıt o kadar çok şebekeye verilen enerji..


Başka bir örnek, küçük bir 1kw jeneratör olsun ve tüm sürtünme kayıplarının da özel teknikler ile çok düşürüldüğünü varsayalım. Bu jeneratöre ilk hız verilip 1 saat kadar da kendi kendine hızında çok az bir değişme olmadan dönebilir. Bu 1 saat içinde generatör nominal devrinde dönse daha ürettiği güç sıfırdır. Bu jeneratöre 1 adet lamba bağlandığında saniyeler içersinde jeneratör duracaktır.

Başka bir örnek. Mekanik elle çevrilen megaohmmetreler her 2 ucu açıkken çok kolay çevrilir. Ancak 2 ucu kısa devre edilirse ya da direnç, lamba vs gibi bir yüke bağladığınız anda çok zor döndürürsünüz. Çünkü artık bir yük vardır. Jeneratörde de aynı durum geçerlidir.

Sonuç olarak mıknatısla bedava sonsuz enerji mümkün değildir.
 
Bilen bilmeyen konuşuyor. Sıfır noktası enerjisinin ne olduğunu bilen var mı? Eğer o alandan enerji alabilirserniz, sonsuz enerjiye ulaşırsınız? Tabii öncelikle o alana ulaşmanın tekniğini bulmanız gerek :)
 
Sıfır Noktası Enerjisi

Boşluk kavramı dinsel alanda olduğu gibi, bilimsel dünyanın da ilgilendiği bir konudur. Yani, evren dediğimiz yapıyı meydana getiren alt boyutlara indiğimizde sırasıyla, moleküler, atomik, parçacık ve ışın boyutu yanında acaba boşluk ile mi, yoksa boşluğun aslında boş olmayıp tüm varlığa yansıyan daha temel düzeyde var olan bir düzenle mi karşılaşırız? Şimdi bunu görmeye çalışalım:

Bhom-Aharov kendi isimleri ile anılan bir yasa ile, uygun koşullar altında bir elektronun, herhangi bir elektronu bulma olasılığının sıfır olduğu bir bölge için manyetik alan bulunduğunu hissedebilme yetisine sahip olduğunu bulmuşlardır. Bu da sıfır nokta enerjisi denilen kavramla paralellik gösterir. Yani; uzayı mutlak sıfır sıcaklık sınırına dek soğutarak, (bilinen her türlü elektromanyetiksel alanların ısı, ışık vb. sıfırlanması sağlanarak), mutlak boşluğa ulaştığımızda Astrofiziğin kabul ettiği gibi (*), bir boşlukla karşılaşmayıp elektromanyetik alanlarla dolu, hiç durmadan kımıldayan bir dalga yüzeyi gibi kaynaşarak madde-antimadde çiftleri yaratan dalgasal bir enerji görüntüsü şeklinde var olduğunu görürdük.

Bu duruma Jhon Wheleer, hiçbir düşünce bana şundan daha temel görünmüyor: Boşluk, boş değildir; en şiddetli fizik olaylarının oluştuğu yerdir diyerek, Richard Feyman la birlikte; bir elektrik ampulünün içindeki boşluğu incelediklerinde, boşluğun enerjisinin gezegenimizin tüm okyanuslarını kaynatmak için yeterli olduğunu buldular. Ve daha kapsamlı hesaplamalar, olayın bundan da korkunç olduğunu, yani uzay boşluğunun her bir santimetreküpünün bilinen evrendeki tüm maddelerin toplam enerjisinden daha fazla enerjiye sahip olduğunu gösterdi.

Boşluğun bu özelliğini daha iyi anlamak için, kuantum fiziğinin temellerine inmek gerekir ki, bu kuram, Haysenberg in belirsizlik ilkesidir. Bu eşitsizlik bize,bir elektronun enerjisi ölçülürse ve bu ölçüm çok kısa fakat belirli bir zaman alırsa, enerji ölçümündeki belirsizlik ölçümün süresi ile ters orantılı olduğundan çok kısa süreler için, enerji ölçümündeki belirsizliğin çok önemli olabileceğini gösterir. Ve bu sonsuz küçük süre içinde, bu enerjinin son derece büyük olabileceğini düşünmek için bir engel yoktur.

Sonuç olarak, boşluktan kısa yaşamlı parçacıklar yaratılabilir. Ve yaratılan parçacıkların var oluş ve yok oluş süreleri ne kadar kısa ise, enerjileri de o kadar çok yüksek olacaktır. Bunun sonucu olarak da; boşlukta yer değiştiren bir elektronu her tarafından kararsız parçacığın oluşturduğu bir çorba içinde yüzüyor ve onların sürekli saldırısına uğruyor olarak düşünebiliriz.

Biraz daha ilerletirsek; elektronu bir atom çekirdeğine bağlayan elektromanyetiksel alanın dalgalanmalarından dolayı kararsız parçacıklar çorbasından bir elektron-pozitron parçacık çifti yaratıldığında, bu parçacıkların yaratılıp yok edilmesi sonucu boşluğun elektrik yüküyle kutuplanmasına (**) neden olarak elektronun çekirdek çevresindeki yörüngesinin hafifçe değişmesine yol açarlar. (Willis Lamb, Lamb kayması adını verdiği bu küçük yer değiştirmeyi olağanüstü bir duyarlılıkla ölçmeyi başarmıştır.) Bu durumu ilk gösteren deney 1940 lı yılların sonuna doğru Handrik Casimir tarafından gerçekleştirilmiştir.

Deney kısaca şöyle; (kararsız bir parçacık çifti gözlenmese bile,onların yığınsal etkisini gözlenebilmesinin yardımıyla),içi boş bir kapalı kaba, iki metal yaprak yerleştirilerek sistem soğutulur. Sıfır nokta enerjisi değerine gelindiğinde, madde antimadde parçacıkların neden olduğu aynı elektromanyetiksel etki bu iki yaprağı birbirlerine doğru iter. Ve bu en küçük fazlalık basınç, 1958 yılında M. Spernaay tarafından ölçülmüştür.

Bununla birlikte fizikçi Unruh da ivmesiz (sabit hızla hareket eden ya da duran) bir gözlemcinin boşluk olarak gördüğü, algıladığı bir halin yani gerçek parçacıkların olmadığı bir durumdan, sabit bir ivme ile hareket eden bir gözlemci tarafından, tıpkı ısıtılmış fırın içinde belli bir sıcaklık değerindeki ışıma gibi algılanabileceğini göstermiştir. Değişen ivmeli bir hareketin oluşturacağı algılama düşüncesinin, boşluğun kuantumlaşması ile, genel görecelik arasındaki ilişkinin varlığını gösteren ayrı bir deney de Ünlü Fizikçi Paul Davies ve Stephen Fulling tarafından, boşluktaki bir ayna titreştirilip foton ışıması oluşturularak gösterilmiştir

Vakumun ilginç özelliği hakkında bir benzetme yapan fizikçi Sidney Coleman, bunu şöyle açıklamaktadır: Sıfır şüpheli bir sayıdır. On yıl boyunca, maaşınızı göz önüne almadan para harcadığınızı, sonunda harcamalarınızla kazandığınızı karşılaştırdığınızda, ikisinin kuruşu kuruşuna denk çıktığını düşünün, kozmolojik değişmezin sıfır çıkması bundan daha da az bir olasılıktır . Burada ifade edilen kozmolojik sabit, Einstein ın ilk olarak durağan ve genişlemeyen bir evren modeli için genel görecelik denklemlerinde, kütle çekimine karşı itme gücü olarak yerleştirdiği bir sabittir. Fakat evrenin genişlemesi ortaya çıkınca, Einstein bu durumu hayatımın en büyük hatası şeklinde dile getirdi.

Günümüzde ise bu sabit, boşluğun hiçbir maddesel yanı olmayan enerji yoğunluğu olarak yeniden yorumlanarak evrenin enerji yoğunluğuna eklenir. Bunun nedeni de, evrenin bugünkü genişlemesinin, vakumdaki bu yoğunluk etkisinin evreni şişirdiğini göstermesidir.

Aynı zamanda, uzay ve zamandan bağımsız olan bu sonsuz enerji okyanusunun holografik özellik göstermesiyle birlikte, bilinç özelliğine de sahip olduğunu düşünen bilim adamlarından Fizikçi E. Walker, gizli değişkenleri bu boyutta bilince eşitlerken, diğer bir matematikçi ve Filozof C.A.Mouses da bilinci kuantum vakum potansiyeline sıkıştırarak durum vektörünü çökerten bilincin kendisidir der. Görünen maddenin, olağanüstü bir büyüklük ve potansiyeldeki bir örtük fiziksel enerji denizine dayalı olduğu ve denklemlerin de bu örtük düzeni betimlediğini söyleyen Ünlü fizikçi David Bohm da madde bu devasa vakum potansiyelinde küçük bir dalgacık gibidir... Bu örtük düzen bizim madde dediğimiz şeyin çok ötesindeki bir gerçekliği içerir.Maddenin kendisi bu arka planda salt bir dalgacıktır diyerek kuantum potansiyelini (elektromıknatıssal alan olan) bu enerji okyanusu olduğunu belirtir.

Ve Bhom devam ediyor: Uzayda boşluk yoktur. O doludur. Bir vakum değil, maddeyle dolu bir alandır. Ve biz dahil, her şeyin var olduğu temeldir. Evren bu kozmik enerji denizinden ayrı olmayıp bunun yüzeyindeki bir dalgacıktır. Düşünülemeyecek kadar bir engin bir okyanusun ortasında, ona kıyasla ufak, uyarıcı bir desendir. Ve bu, maddenin, enerjinin, yaşamın her konfigürasyonunu, kuasarlardan, Shekespeare nin beynine, çift sarmaldan galaksilerin büyüklük ve biçimini kontrol eden güçlere kadar mümkün olan her şuurlu hareketi kapsayarak bu denizin ötesinde de akla sığmayacak başka düzenlerin,daha ileri aşamaların sonsuz basamaklarına uzanmakta olduğunu ifade etmiştir.

Astrofizikte ise, kuantum boşluğu, farklı eğriliklerin veya farklı topolojilerin bir kaynaşması olarak, solucan delikleri ya da (J.Wheleer in belirttiği) kuantum köpükleri dediğimiz tekilliklerin (ki bu çoğul ifade, bize göre olup gerçekte Tek bir yapının çoğul görüntülerinin) uzay zamanın yittiği yerde sürekli olarak meydana gelip yok olan boyut olarak nitelendirilmektedir.

Bu alanlar hiçbir parçacık içermediği, ancak tüm parçacıklar bu alandaki gerilimlerinden meydana geldikleri için bu alana Büyük Birleşik Alanlar olarak bakılmaktadır.Amerikalı fizikçi David Finkelstein şöyle söylemekte: vakum kuramı, her şeyin teorisi olarak görülmektedir .Varlığın bu alandaki yerini kafamızda daha iyi canlandırmamız için, her şeyin seslerden meydana gelmiş, ses dünyasında var olduğunu düşünelim, bu taktirde vakum bir davul derisi ve çıkardığı sesleri de o derinin titreşimleri olarak görülecektir.

---------------

*Astrofizik, Klasik fizik gibi, boşluğun varlığını kabul ederek yıldızlar arası uzayın boş olduğunu ve maddenin bu boşluktan meydana geldiğini söyler.

**Yüklü parçacıklar arasındaki elektromanyetiksel kuvvet, hem dalgasal hem de parçacık özelliğine sahip kuanton denen sezgisel fotonların alış verişi sonucudur.

***Mutlak sıfır sıcaklık;-273,36 derecesindedir.

Kaynakça;

Popüler Bilim Dergisi; Kurtdelikleri
Tubitak Bilim ve Teknik Dergisi,Boşluk Enerjisi, Sayı; 231.
Zamanda yolculuk


sayın tesla bu forumda etkin değilim ancak arada girebiliyorum konu benim konum ve su anda bu konunun üstünde çalışıyorum biraz zorlanıyorum ancak projenin gerçekleşeceğinden adım gibi eminim siz yanlış mıknatıs edinmişsiniz bana biraz anlatırmısınız nasıl yanlış ?

benim her mıknatısa göre bir fikrim var :)
Salt mıknatısla elektrik elde edilebileceğini düşünmüyorum. Ancak devrede kullanılan bir mıknatısın, verilenden daha fazla enerji elde edilmesini sağlayabileceğini düşünüyorum.

Kabaca bir fikir: Bir AC devresine yerkürenin elektriğini eklemek gibi örneğin. Veya "boşluk" taki enerjiden devreye eklemek.

Tesla Bobini'ni incelediniz mi?

Sayın Tesla,
Hangi boşluktan bahsediyorsunuz? bu boşluk kainat dışında bir yerde mi ki kainattan daha çok enerjisi var?
En son bir yazı ekledim. Oku onu :)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
sonu hüsranla bitecek bir denem olur bence:)
 
sayın Degas hevesini kırmak istemem araştırma yapmak çok güzel yalınız çeşitli proje veya şema satmak isteyenlere para kaptırma
şunu unutma hiç birşey yoktan var edilmez var olanda yok edilemez sadece şekil değiştirilir
bu nedenle enerji dönüşümünde dönüştürülen enerjide azalma olması gerekir mıklantısdan mekanik dönüş enerjisi alabilmen için mıklantıs
enerji kaybetmesi gerekir boyle birşey olmadığından tabi mıklantıs başka bir enerji gücüne cevrilemez.
değişik isim altında değişik malzeme satanlara kanma kolay gelsin .

Yanılıyorsun hiç birşey yoktan var edilemez ifadesi hem doğru hem yanlış, çok çok büyük şeyleri yok denecek kadar küçük şeylerden var etmek mümkün ancak bunu insanoğlu bugüngü teknolojisi ile yapamaz.... ( :) örneğin atom bombası küçücük şeyden ne kadar enerji çıkıyor :) )
Bu arkadaş Mıknatısın manyetik alanından faydalanarak döner hareket elde etmeyi ve bu hareketi kullanarakta enerji üretmeyi planlıyor.... Benim merak ettiğim şey böyle mıknatıslı bir motorda; kalkışı, hız kontrolünü, frenlemeyi vb. gibi parametreleri nasıl ayarlayacaksın....
Benzer bir şeyi karadenizli :) bir mucidimiz denemiş ancak az daha canından oluyormuş.....

Kolay gelsin....
 

Forum istatistikleri

Konular
128,198
Mesajlar
915,767
Kullanıcılar
449,979
Son üye
schule48

Yeni konular

Çevrimiçi üyeler

Geri
Üst