Enseme şaplak yedim

Dayak heveslisi biri değilim. Ancak; üç fazın
her yerde olduğu bir atölye/derslik ortamında
öğretmenlerin ne kadar tedirgin olduğunu
bilemeyiz. Her an birinin aptallık edeceği endişesi
yaşıyorlardır.

Gerçek hayata dönüp, elektrikçi(!?) olduğunda
kafandaki lambalar yanıp sönmeye başlar.
3,5 atar bir yerlerin.

Onun için bu tip minik olaylar, 3,5 yerine 2,5
veya daha az atmasına sebep olur.
Elektrikle ~40 senedir iyi geçinmeye çalışıyorum.
 
Biz okurken enseye şaplak ne evire çevire dövdükleri olurdu, orta okulda fizik sınavından en yüksek notu aldım diye şımarmıştım el parmak uçlarını birleştir diyerek cetveli defalarca hemde dikine dikine vurdu 2 ders boyunca tek ayak üzerinde bekledim sınıfın önünde. Kulaklarımızı bükerken çatır çutur ses gelirdi.
Evde babam ne halt ettin der bir postada ondan kötek yerdim.

Allah hepsinden razı olsun onların sayesinde disiplini öğrendik, onların sayesinde adabı muaşereti, büyüklere saygıyı öğrendik. Yeni nesil ultra aşırı derecede şımarık ve saygısız.

@paskomya aklıma direkt sizi getirdi bu söylemler, etiketleyeyim dedim. Konuda da yazmışsınız gerçi ama gerçekten önceki nesiller dayak yerdi. En azından bir fiske de olsa yerdi. Evet bunu savunmuyoruz elbette ama bu asla kötü bir şey değildi. @Battalgazi54 gayet güzel özetlemiş. Disiplin sayesinde çok şey öğrendik ve bunu onlara borçluyuz diye düşünüyorum.
 
Ne anlatıyorsunuz be kardeşim.Dayak eşşege atılır.Hatta eşege bile atılmaz ya neyse.
Gelişmiş ülke çocuklarına bir bakın bakalım.5 yaşındaki cocugu karşınıza alın konuşun;zannedersiniz 30 yaşındaki adamla sohbet ediyorsunuz.Bizde sus konuşma;yoksa dayak yersin.
Bende iki hocadan haksız yere zamanında dayak yedim;büyük ihtimalle gebermişlerdir ancak ben onları mezarlarında bile rahat bırakmıyorum.yedi sülalesini hala rahmetle anıyorum.
Kendi çocugunuza ögretmeninin şiddet uyguladıgını düşünün;müsade edermisiniz.
Espri yapmak zeki adamların işidir;aptallar espri yapamaz.Belki yeri ve zamanı dogru olmamış ancak ögretmeni bu çocuga daha mantıklı bri ceza verebilirdi.
Çocuklarımızı böyle dayakla büyütürsek sonra koyun gibi bir toplum oluştururuz.Düşünmeyen,mantık yürütmeyen,eleştirmekten korkan.
 
Saygı yokmuş demekki atölye ortamında, saygı yoksa eğer sağlıklı hiç birşey olmaz o atölyede. Buraya değil gidip ebeveynlerinize bildiriniz. Onlarda arkadaşlarını toplayıp silahla okulu bassın, katlim falan olsun, ordu devreye girsin , thor çeküç sallasın, uzaylılar lazer çaksın. İbrahim tatlıses isot ile saldırsın, israili suçlayıp kola dökeriz.


Düştüğün yere değil, ayağının takıldığı yere bak.
 
@paskomya aklıma direkt sizi getirdi bu söylemler, etiketleyeyim dedim. Konuda da yazmışsınız gerçi ama gerçekten önceki nesiller dayak yerdi. En azından bir fiske de olsa yerdi. Evet bunu savunmuyoruz elbette ama bu asla kötü bir şey değildi. @Battalgazi54 gayet güzel özetlemiş. Disiplin sayesinde çok şey öğrendik ve bunu onlara borçluyuz diye düşünüyorum.
okulda/ atölyede disiplin ve saygı kazanmak, öğretenin ve öğrenenin ilişkileriyle doğru orantılıdır. ben belki şanslıydım veya benim okulum öyleydi. bize öğretilen,
1- öğretmenim demek serbestti (hoca camide derlerdi)
2- saygı görmek istiyorsan, saygı göstereceksin (derlerdi ve hem hak ederlerdi, hem de hak ederdik)
3- derste ders işlerdik. ( zaman zaman ders kaynatmak değil; bazen şarkı/ türkü için, bazen güncel konular için, bazen insan ilişkileri için, bazen de gülmek için dersi böler veya biz böldürürdük)
4- eğer ki bir kişi (öğrenci) saygı sınırlarının dışına çıkarsa, öğretmenimiz onu öğretmenler odasında uyarırdı, ama sınıf içinde veya açık ortamda uyarırsa, keşke tokat atsaydı derdi. çünkü tokatın acısı geçer ama, toplum içinde uyarılarak cezalandırman acısı kolay kolay geçmez.

benim/bizim güzel öğretmenlerimiz vardı. öğretmenimiz bize sınıfta "sus" dediği zaman korkumuzdan değil, saygımızdan susardık. hava durumuna göre ev ödevi verirlerdi, (güneşli güzel günlerde az ödev, yağmurlu ve dışarıda dolaşılmayacak havalarda çok ödev verirdi.) bazen biler ödev verin diye baskı yapardık. değerli öğretmenlerimiz, kişisel ruh halimize göre bizlere davranırlardı. (kötü bir günümüzdeysek, bizimle uğraşmaz, git bahçede/ kantinde takıl derlerdi)

dediğim gibi ben çok şanslıydı ve orta ve lisede hiç dayak yemedim. sınıfımın içinde işittiğim her azarı da hak ettim.
 
Bir kaç ay önce peş-peşe iki öğrenci sanayide
staj yaparken, makine kazası sonucu can verdi.

Buna benzer kazaların olmaması için dayak da
dahil her konunun gündeme getirilmesi taraftarıyım.
dayağa asla karşı değilim, ama dozu çok önemli, şiddeti can acıtırsa işkenceye girer, kötü muameleye girer. şakaya yakın uyarıcı olmalı. falaka değil.
 

Forum istatistikleri

Konular
128,198
Mesajlar
915,766
Kullanıcılar
449,979
Son üye
schule48

Yeni konular

Geri
Üst