Enteresan bir bölüm, hala anlamış değilim.
Tüm ekipmanları parçalayıp (çalışır vaziyette) makine ile çocukların gözlerinin arasındaki perdeyi kaldırmalısın.
Dokunmadan arıza bulmak için (abarttığımı düşünmeyin) tüm ekipmanlarınıza güvenlik zincirlerini ihlal etmiyecek arıza oluşturma sistemi koymanız gerekir.(sadece sorunu çözenler dokunabilir).
Ekipmanlarınızın "education" versiyonlarını yerli üretici firmlardan talep edin(Vermezlerse buradan bana pm atın, bir de benim yüzüm kararsın).
Pahalı olmayan test/ölçü aletlerinden mutlaka alın.
Kesinlikle ekrandan bir şeyler anlatmayın çünkü o gençler tüm gün boyunca ekrana bakıyorlar ve verecekleri tepki ciddi olmayacaktır.
Sosyal aktiviteleri yüksek olan dersler daha başarılı olur. Buna istinaden sınıfta aylık periyodlar halinde gurup sistemi oluşturun. Tek bir amaç için bir araya gelmenin, sinerji oluşturmanın ne olduğunun farkına varsınlar.
Okyanus olmaktansa küçük bir liman olmayı tercih edin. Ki tüm gemiler yüklerini limanlarda alır. Öğrencileri sıkmayın, düşük not yada başarısız olmanın alay konusu olmasını sağlayın.
Dersinize çalışmadan sınıfa girmeyin. Kitaptan okumak, ekrandan göstermek, ezbere söylemek eğitimcilik olamaz.
Sürekli ilgili derse ait meslek erbablarını sınıfa çağırın. Öğrendiklerinin gereksiz bir şey olmadığının farkına varsınlar. Örnek bir tamirci ustasını sınıfa çağırdığınız zaman yağlı ve kirli elbiselerle gelirse siz de ona gereken saygıyı gösterirseniz bu öğrencilere vereceğiniz en büyük ders olur.
Bu fikirleri bende oluşmasını sağlayan A. Günhan Babür hocamı sevgi ile anıyorum(Ayrıca; Nazmi Ziyanak, Tuncay Aras,Yrd. Doç. Dr. Nazım İMAL).