Barışın anahtarı

CEVDET ÇALIK

Profesyonel Üye
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
1,036
Puanları
481
Yaş
53
Merhaba,

İnsanlık tarihine baktığımızda, insanın sürekli barış peşinde olduğu ama bir türlü savaştan da elini eteğini çekemediği görülür. Bu, tarihin her döneminde yaşanmıştır ve günümüzde bütün şiddet ve canlılığıyla yaşanmaya devam etmektedir.

Türkiye olarak etrafımıza baktığımızda bir birleri ile savaşan ülkeler ile etrafımızın çevrildiğini, savaşların arasında ülkemizin kaldığını görmekteyiz. Rusya-Ukrayna, Ermenistan-Azerbeycan, Irak iç savaşı, Suriye iç savaşı, Filistin-İsrail savaşları.

Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde şiddet ve savaş bütün çılgınlığı ile devam ederken, sağduyu sahibi insanlar bu çılgınlıktan kurtuluş için bazen etkin bazen de çaresizce çözüm arayışlarında bulunmakta, yani barış peşinde koşmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına bir yazar konuk olmuştu. Yazarın konuşma tarzı ve doğallığı beni bayağı etkiledi. Sorulan sorulara çok sade ve net cevaplar veriyordu.

Kendisi büyük zorluklar içersin de eğitim hayatını tamamlamış. Babası oğlunu okutmak için çok emek harcamış. Oğlu da babasının emeklerine karşılık olarak okulunu bitirmek için elinden geleni yapmış. Hatta okumuş olduğu okulları genellikle birinci olarak tamamlamış. Bugün artık okullarda eğitim veren bir profesör olmuş bir insan, bir başarı hikayesi programda anlatılıyordu.

Yazar bugün profesör olmuş. Fakat bizden biri, yaşadığı sıkıntıları hiçbir şey saklamadan tüm doğallığı ile anlatıyor. Onun bu doğallığı beni bayağı etkiledi. Adamda ego sıfır. Yardım sever ve barış yanlısı.

Kendi kendime düşündüm. Dünyadaki bütün ülkelerde bu profildeki insanlar devlet başkanı, bakan veya millet vekili olsa ne olurdu?(Sıfır egolu, barış yanlısı insanlar) Bugün dünyada çıkan savaşların bir kısmı devletin başında bulunan insanların egolarından kaynaklanmıyor mu?


Cevdet ÇALIK
 
Merhaba,

İnsanlık tarihine baktığımızda, insanın sürekli barış peşinde olduğu ama bir türlü savaştan da elini eteğini çekemediği görülür. Bu, tarihin her döneminde yaşanmıştır ve günümüzde bütün şiddet ve canlılığıyla yaşanmaya devam etmektedir.

Türkiye olarak etrafımıza baktığımızda bir birleri ile savaşan ülkeler ile etrafımızın çevrildiğini, savaşların arasında ülkemizin kaldığını görmekteyiz. Rusya-Ukrayna, Ermenistan-Azerbeycan, Irak iç savaşı, Suriye iç savaşı, Filistin-İsrail savaşları.

Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde şiddet ve savaş bütün çılgınlığı ile devam ederken, sağduyu sahibi insanlar bu çılgınlıktan kurtuluş için bazen etkin bazen de çaresizce çözüm arayışlarında bulunmakta, yani barış peşinde koşmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına bir yazar konuk olmuştu. Yazarın konuşma tarzı ve doğallığı beni bayağı etkiledi. Sorulan sorulara çok sade ve net cevaplar veriyordu.

Kendisi büyük zorluklar içersin de eğitim hayatını tamamlamış. Babası oğlunu okutmak için çok emek harcamış. Oğlu da babasının emeklerine karşılık olarak okulunu bitirmek için elinden geleni yapmış. Hatta okumuş olduğu okulları genellikle birinci olarak tamamlamış. Bugün artık okullarda eğitim veren bir profesör olmuş bir insan, bir başarı hikayesi programda anlatılıyordu.

Yazar bugün profesör olmuş. Fakat bizden biri, yaşadığı sıkıntıları hiçbir şey saklamadan tüm doğallığı ile anlatıyor. Onun bu doğallığı beni bayağı etkiledi. Adamda ego sıfır. Yardım sever ve barış yanlısı.

Kendi kendime düşündüm. Dünyadaki bütün ülkelerde bu profildeki insanlar devlet başkanı, bakan veya millet vekili olsa ne olurdu?(Sıfır egolu, barış yanlısı insanlar) Bugün dünyada çıkan savaşların bir kısmı devletin başında bulunan insanların egolarından kaynaklanmıyor mu?


Cevdet ÇALIK
ütopik yaklaşmamk lazım . butun kavgalar paylaşımdan çıkar kim neyi paylaşamazsa orada kavga vardır tek sebep budur .. hata birnci emperyalist paylaşım savaşı 2. emperyalist paylaşım savaşı deye adlandırıyoz.
bir belgeselde izledimdi aslanlar geyiği yakalıyor çakallar aslandan çalıyor kartallarda çakaldan gidiyor böyle. piyasada kapitalizimde böle vahşi bişi
elbette barış iyi bişidir ama nedense tüm savaşlar barış adı altında yapılır . bu enteresan sosyolojik uzun karmaşık bir konu .. dünya konjoktöründe barışçıl olanlar hep ama hep kaybetmiştir .. nedense ?
 
Mehmet Akif dememiş mi, "Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar!". Canavarlaşmış bir medeniyyet ama artık tek dişi kalmış, mukadderata yakın.

Nasıl bir medeniyyet ve uygarlıksa, Brezilya'nın balta girmemiş ormanlarında, Afrika'da yamyamlardan söz ederken, yamyamlığın alası her gün gözümüzün önünde yapılmaktadır! Hiçbir canlı kendi menfaatler ve arzuları için hemcinslerinin bu kadar kanını dökmemiştir. Bu bazen bir toplumun isteği ile bazen de ülkelerin yönetimlerinin ve etkin güçlerinin bir sonucudur. İster emperyalizm diyelim ister başka bir şekilde tanımlayalım. Bazen de filler kendi menfaatleri, etki alanları için tepişirken aradakiler aynı şekilde ezilirler. Kimin umurunda.
 
sosyolojiye girmek lazım ne zamnki insan toplayıcılıktan çıkmış gücü olmuş bir yeri çevirmiş çevirdiği yeri korumuş ozaman sınıflaşma nbaşlamış
parsel parsel eylemişler dünyayı ..
iki sınıf olmuş bu döneme kölelik dönemi diyoruz mülk sahipleri emekleri karşılığında mülksüzlerin karnını doyurmaya başlamış.
mülksüzler çoğalıp güçlenmişler bu sefer ücret konusunda çalışmaya kara vermişler bunada ücretli kölelik düzeni diyoruz .
yani aslen adalet mülkün temeli değil mülk adaletsizliğin temeli olmuş .
emeğin karekteri değişince artık tarlada emek para etmeyip yeni emtialar çıkınca demir devriminden sonra
üretim araçlarının sahipleri çıkmış .. üretim araçlarına sahip olanlar artı emek biriktirip sanayi kurmuşlar en başta buna ilkel kapitalizim diyoruz
daha sonra sermayenin aşırı birikmesi kartelleri trötleri doğurmuş ve piyasa belirleyicileri olmuş
bunada vahşi kapitalizim diyoruz
bundan sonrasını artık bakacağız . ne olacak . şu an dünyada oda tıkanmış durumda .
ve tabiat ana artık bizi besleyemiyor . bu paradoksal bir sorun
bunu savaştan başak hiç bir şey çözemez . barışla kimin ölüp kimin ölmeyeceğine karar veremeyiz .
kimsenin ölmesini istemiyorsak insanların gıdaya ve suya erişimini sağlamak lazım fiziki hayatını idame ettirmemiz lazım . zengin sermayederler bunu sağlayabilir fakir ülkeler napacak ?
açlıktan ölmeyi bekliyeceğiz belkide ..
şu 2 paragraf belkide 30 kitap lık konu ..
 
Eski devirlerde, Avrupalıların seyyahlarin biri Çin e geziye gider, buradaki gemilerin gözü, kulağı, burnu olduğunu görür ,bu durumu geminin kaptanın sorar, kaptan derki , gözü olmazsa göremez, kulağı olmassa duyamaz, göremez duyamaz ise savasamaz, savasamazsa yaşayamaz,,,
 

Forum istatistikleri

Konular
128,212
Mesajlar
915,854
Kullanıcılar
449,990
Son üye
alpersirakaya

Yeni konular

Geri
Üst