Yıldırım çok yüksek frekans mı?

Bir insanın elektrik çarpmasından ölmesi üzerinden geçen akımın süresiyle orantılı.Küçük bir hesabı var aslında
Tehlike sınırı= k/KÖK(süre) şeklindeydi.Bulursam ekleyeyim.
Yüksek gerlimlere doğru ilerlerken bu süreler çok çok kısalmakta yinede akımın belli bir süre vucutta kalması lazımdı.
K değeri ise kişinin kilosuyla alakalı 2 değer alabiliyor.70 den büyük ve 70 den düşük olmak üzere.

Şimdi burda yıldırımın direk kişinin başından girip ayaklarından toprağa aktığı kastediliyorsa burada tehlike sınır süresi çok çok çok düşük olup ki (ölme ihtimali cok yüksektir.) Fakat yıldırımın düştüğü alanda bulunursa bu durumda yıldırımın dalga yayılma ( sönme ) şekli var, bu durumda da hem süre ve hem uzaklık işin içine giiyor diye biliyorum
 
Son düzenleme:
Otomatik sigorta bulunduğu devreyi yüksek akım ve kısa devre akımlarından koruyan bir anahtarlama elamanıdır.
Topraklama ölçümü ister endüstriyel bir tesis ister bir ofis binası olsun her işletme için kritik bir öneme sahiptir.
İnsanın ölümüne neden olan sadece akımın süresi ve büyüklüğü değildir. Eğer frekans yeteri kadar yüksek olursa bir insanın üzerinden yüzlerce amper bile geçebilir. Çünkü yüksek frekanslarda akım deri altına geçemez, ve insana zarar vermez.
 
Yüzlerce Amper geçen deride-cilt altıonda buharlaşmadık bir molekül sıvı bile kalmaz.
Balon gibi şişer ve patlar.
Yüksek gerilim çarpmış insan gördün mü sen hiç ?
Yüksek frekans olsa da.
Zaten yüzlerce Amper geçti ise şartlar oluşmuş demektir.


-----

Frekans tekrarlanan olayların birim zamandaki sayısıdır.
İlla alternatif akım için tanımlanmaz.
İlla çok düzgün ve birbirine aynen benzer olması da gerekmez..
 
Yıldırım oluşma nedeni bulut üzerinde oluşan hava ve yüzey sürtünmeleri nedeniyle - iyonların aşağıda + iyonların yukarıda toplanması ertesinde bulutun alt yüzeyi ile toprak yüzeyi arasında yaklaşık 100milyon Volt civarında bir potansiyel meydana gelmesi ve bu potansiyelin + toprak yüzeyine yaklaşması ( veya + bulut yüzeyine) nedeniyle - iyonların +'ya , + iyonların - 'ye geçmesi şeklinde gerçekleşir. Aslında bu sistem AC veya DC şeklinde açıklamak yerine bir akım transienti veya pulsı şeklinde açıklamak daha doğru olabilir

Yıldırım güneş yüzeyinden daha fazla bir ısının ortaya çıkmasına yol açar ve yüksek frekansanlı radyo dalgalanmalarına sebep olabilir.

Yıldırım ve topraklama konusunun belki az bilinen bir özelliği ile ilgili olarak; Topraklama sistemi düşük frekanslar ile ölçüm yapıldığında ( standard toprak ölçü cihazları ile ) normal çalışma sistemi için uygun olarak çıkabilir. Ancak yıldırım düşmesi topraklama sistemi üzerinden toprağa akmasına olanak sağlayacak şekilde uygun olmayabilir. Yıldırım düşmesine uygun topraklama sistemi ölçümü yapacak ölçüm cihazlarının yüksek frekans ile bu ölçümü yapabilmesi ve yıldırım düşme ihtimalinin çok yüksek olduğu noktalarda frekans analizi ile birlikte yapmak gerekir. Yine yıldırım düşme ihtimaline karşı özellikle iki topraklama noktası arasındaki kuplaj ölçümleride yıldırım düşme ihtimali olan bölgelerde önemli bir konudur.
 
Elektrikte iki temel konu vardır. Stabil durumlar ve geçiçi durumlar.
Stabil sistemler için alternatif akım veya doğru akım tanımlaması yapılabilir. Ama geçici durumların tümü çok yüksek ve kararsız freanslı olaylardır. Basitce bir aküyle bir lambayı yaktığımızı düşünelim. Anahtara bastığımız anda geçici durumlar başlar. Burada çok yüksek ve kararsız frekanslar söz konusudur. Bu durum radrasyon ve radyo dalgaları oluşturur. Ancak sistem stabil hale gelince doğru gerilimden veya akımdan bahsedilebilir.
Yıldırımda geçici durumdur. Çok yüksek ve kararsız frekanslı bir olaydır. Bu yüzden akım yolu sicim gibi dümdüz değil. Sinir ağları gibi karmaşık ve değişkendir. Yani yıldırım bir insanın üzerine düşmez. İnsanlar yıldırımın düştüğü bölgenin etki alanının içinde kalabilirler. Yaşamak veya ölmek yıldırımın kişinin bulunduğu alana etkisiyle ilgilidir. Yoksa yıldırımın taşıdığı enerjinin tümünün bir insanın vücudundan geçmesi o kişinin karbon moleküllerine ayrılması için yeterlidir.

Kolay gelsin...
 
Yüksek frekans kaynakları;ya yüksek frekans jeneratörleriyle,ya da osilasyonla suni yollardan oluşturulmuş kaynaklardır.Belki hepimizin gözünden kaçabilen konu bu olabilir.Kondansatör ve self (Bobin) arasında gittikçe sönen gidiş-gelişler,(Salınımlar) yakınında bulunan iletkenlerde (Bu bir Tesla çekirdeksiz sargısı veya düz bir çubuğun yere çakılmış,topraklı hali bile olabilir) hem yüksek frekans,hem de iletkenler (Sarımlar) yeteri kadar uzunsa çok yüksek ac. voltajlar da üretilir.

Yıldırımda ise,bulutların sürtünmesiyle oluşan statik + ve – yükler söz konusudur.Bu yüklerin toprağa doğru olan deşarjı (Önce öncü olacak küçük kıvılcımların buluta çıktığı,yani kendi deşarj sahasını da işaretlediği,daha sonra asıl büyük şiddetteki boşalmanın oluştuğu teorisi de ayrıca mevcuttur.) yıldırımı oluşturur.Yıldırımın deşarj zamanı çok kısa olduğundan milyarlarca amperlik ve çok yüksek voltajdaki bu akım,çok kalın olmayan kesitli bakır teli bile eritemez,geçen zaman çok kısadır çünkü.(Camilere çekilen yıldırım hattındaki gibi)

Yıldırımın çok yüksek dc.elektrik yükleriyle (+ ve -) statik yüklerinin toprağa akması dc. akım olmak zorundadır.Ancak yüksek frekans oluşma şartları kısmen bu boşalımda istisnai olarak oluşacak şartları bulursa (Bobin-kondansatör karşılıklı boşalımı,gidip-gelmesi,salınımı gibi) kısmen de bu geçtiği bölgelerde sönümlü (Devamlı olabilmesi için bir osilatör olabilmesi şartının,yani bu bobin ve kondansatörün geri besleme ile sürekli beslenmesi de gerektiğinin) bir YF’in oluşması yine mümkün olabilir,imkansız değildir.Ama bu çok geçici bir durum olmak zorundadır.Yani sonuç olarak yıldırımın deşarj şekli dc. akım boşalımları şeklindedir,bu şekilde de mantıken akım şeklini kabul etmek durumundayız.

Yıldırımın öldürme veya yaralama durumu ise,şartlara göre çok da değişebilir.Örneğin tam üzerine yıldırım düşen birisi bekli de ölebilir,ama çok yakınında yıldırımın saçak akımlarına maruz kalan (Ağaca düştüğünde ağaca yaslanan ile ağaçtan biraz uzakta duran gibi) ise ağır yaralanabilir.Bu tamamen o andaki akım geçme,omaj,havanın iletkenlik derecesi (Nemi veya kuruluğu,sıcaklığı) vb. pekçok şarta da bağlıdır.Bu konuda kesin bir şey söylemek de zordur.Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
Merhaba.Yüksek frekansın bir yıldırımla nasıl kısmen de oluşabileceğini basit bir benzetme ile açıklamaya çalışayım isterseniz.Bulutlarda biriken + ve - yüklerini,bir kondansatörün karşıt plakaları arasında hazır bekleyen + ve – elektrik yüklerine kolayca benzetmemiz çok da yanlış olmaz sanırım.Bu kondansatörün bir bobin üzerine doğrudan etkileşimiyle salınımlar,bu sönümlenmelerle belirli frekanslarda olan bir ac. elektrik yine elde edilebilir.

Bunun en bilinen uygulaması bir MOSFET’le anahtarlanarak sürülen SMPS’lerdir.220 VAC voltajıyla doğrultularak elektrolitik rezervuar kondansatörde hazır bekleyen (Yıldırımı oluşturmak için bulutlarda bekleyen + ve – yüklere doğrudan da benzeterek) dc.elektrik yükleri (310 v.dc.'deki),MOSFET’le anahtarlandığında,asıl mosfet entegresinden gelen PWM sinyali ile tam olarak sürülerek,SMPS trafosunun birincil (Primer) sargılarında ac. akımının yine ayni frekansla oluşabilmesini sağlamış olur.Zaten mosfetten evvel bir osilatör enetegresiyla (555 gibi) bu osilasyon sağlanıp,primerden geçen ve çoklu sekonder sarım uçlarından çıkan akımın bu niteliği deü,ac. ve yüksek frekanslı (26 khz. gibi) olur.Yani akımın ac. olması kondansatör-bobin etkileşimini önceden sağlayan küçük bir entegreyle,çıkıştaki akımın yüksek frekanslı olması da,MOSFET’in bu akımı anahtarlama (Açma-kapama) hızıyla,bu doğru orantısıyla belirlenir.

Bildiğimiz gibi ayni otomobillerdeki ateşleme bobininin çalışma prensibiyle çalışan bir rumkorf bobininde (Otomobillerde platinle,rumkorf bobininde ise bir devre kesiciyle bu anahtarlama sağlanır) dc. elektrik girişinde bir kondansatör (Devre kesicideki küçük değerli,meme oluşmasını ve parazitik etkiyi önleyenin dışında bir başkası bulunmadığından),anahtarlanma sonucunda sekonder ve primer sargılarda oluşan akımın niteliği de sadece kesik ve darbeli olan bir dc. akımı şeklindedir.Zaten bir deşarj lambasındaki anot ve katotdan birinde olan elektrik boşalımından da bu açıkça bellidir.Yani anahtarlama neticesinde sekonderde oluşacak bu akımın niteliği,geride rezervuar şeklinde bekleyen elektrolitik bir kondansatör tarafından sağlanıp tam olarak da şekillendirilmektedir,doğru ve mantıklı şekliyle de eğer düşünürsek.

İşte yıldırımın deşarjı sırasında da,ayni smps trafosundaki bu etkileşimdeki gibi,osilasyon oluşturabilecek türden imkanlar kısmen de olsa ortaya çıkmışsa,kısmen de olsa yüksek frekanslı ve çok yüksek voltajlı salınımlar çok kısa süreliğine de olsa yine doğabilir.Bu benzetimle bunu anlatmaya da çalıştım aslına bakarsanız.Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
[MENTION=123494]kazım[/MENTION]ugur [MENTION=80608]bLAckMamBa[/MENTION] arkadaşlar öncelikle gerginliğinizin sebebini anlayabilmiş değilim. Bağışlayın ama bence gereksiz ve yanlış tavırlar içine girmişsiniz.
sorunun cevabı bazı arkadaşlarımın da belirttiği gibi şudur ki insanı öldüren şey Voltaj+Akımdır+Süredir yani 3 parametre gerekir. evet 100 milyon belki daha fazla volt vardır yıldırımda denir ama bu tüm yıldırımlar bu gerilime sahip anlamına gelmez. ikincisi yıldırım için bir frekanstan bahsetmek mümkün değildir çünkü DC akım taşır. üçüncüsü de yıldırım voltuna bakarak kuvvetli gibi görünse de akımı ve süresi çok zayıf olduğu için insanı öldürmeyebilir. Hatta kaynağı hatırlamıyorum ancak şöyle bir şey okumuştum yıldırım çarpmasından ölenlerin bir çoğu bir arkadaşımın bahsettiği ani ısınma sebebiyle yanarak can veriyor. zaten yıldırımdaki enerji eğer insanı öldüren cinsten (verimli) bir enerji olsaydı -hazır DC de bulmuşuz- depolanabilirdi. Depolanamama sebebi de (en azından şu anki teknolojiyle) yine akımın zayıf sürenin ise çok kısa olmasıdır. Artı bir etken ki tecrübe ile sabittir 400 amper taşıyan faz barasına dokunan insan gördüm (dalgınlıkla dokundu) ancak hiç bir şey olmadı. ölmeyen kişilerin de giydiği kıyafetten tutun da vücudundaki yağ oranından çıkın da ıslak kuru zemin toprak beton zemin gibi onlarca etken var. işte bir kısım şanslı insanın taktir-i İlahi olarak hayatta kalmasının bilimsel açıklaması budur.
 
Yüzlerce Amper geçen deride-cilt altıonda buharlaşmadık bir molekül sıvı bile kalmaz.
Balon gibi şişer ve patlar.
Yüksek gerilim çarpmış insan gördün mü sen hiç ?
Yüksek frekans olsa da.
Zaten yüzlerce Amper geçti ise şartlar oluşmuş demektir.


-----

Frekans tekrarlanan olayların birim zamandaki sayısıdır.
İlla alternatif akım için tanımlanmaz.
İlla çok düzgün ve birbirine aynen benzer olması da gerekmez..

Cevabını yeni gördüm, Onursal üyeler bu durumdaysa vay halimize..
Deri altında buharlaşmadık molekül kalmaz yazmışsın, ben zaten yüksek frekansın deri altına geçemedğinden bahsediyorum, tabii ki bu bahsettiğim yıldırım değil. Çok yüksek frekanslar.
Basit bir örnek olarak 1Mhz'lik tesla bobine (ki bir ampülü rahatlıkla yakar) elle dokunabilirsiniz , akım deri altına işleyemeyeceği için size hiçbir zarar vermez. Ayrıca merak ederseniz Tesla'nın yaptığı çalışmalara bakmanızı tavsiye ederim, kendisinin bizzat yüksek gerilim ve yüksek frekans üzerine çalışmaları var, verdiğim örneğe benzer bir hususta "Zamanın ötesindeki deha Tesla" adlı kitapta var. En azından genel kültür için okuyabilirsiniz.
 

Forum istatistikleri

Konular
128,129
Mesajlar
915,277
Kullanıcılar
449,846
Son üye
g-silver

Yeni konular

Geri
Üst