Kendinize Bir Rakip Edinin..

Size bir faydası oldu mu ?

  • Evet

    Oy: 0 0.0%
  • Hayır

    Oy: 1 100.0%

  • Kullanılan toplam oy
    1

Avamotre

Üye
Katılım
2 Kas 2019
Mesajlar
13
Puanları
1
Yaş
26
Konum
İstanbul
Ünlü bir iş adamı, bir gün çelik işleyen fabrikalarından birini denetliyordu, fabrikasından yeterince verim alamadığını düşünüyordu, bunun nedenini ustabaşına sordu:
– Ustabaşı, sen becerikli birisin neden fabrikadan yeterince verim alamıyoruz?
Ustabaşı cevap vermiş:
– Patron, bütün işçilere göz açtırmadım, çok çalıştırdım az çalışırlarsa işten atmakla dahi tehdit ettim. Fakat yeterince verim alamadık.
İş adamı fabrikadaki işçilerden birine sordu:
– Bugün kaç ton çelik işlediniz?
– on iki
İş adamı fabrikanın görünen bir yerine büyükçe 12 yazdı ve çıkıp gitti. Gece vardiyasının işçileri geldiklerinde 12 rakamı ne anlama geliyor diye sordular. Gündüz vardiyası işçileri de:
– Patron bugün bize kaç ton çelik işlediğimizi sordu, 12 ton diye cevap verdik, buraya 12 yazdı ve gitti.
Ertesi gün iş adamı tekrar fabrikaya geldi. Yazdığı 12 rakamı silinmiş ve yerine 15 yazılmıştı. Gündüz vardiyası işçileri geldiklerinde 15 yazısını gördüler. Gece vardiyası işçileri daha iyi iş çıkarmıştı.
Gece vardiyası işçilerinden daha üstün olduklarını ispat etmek için büyük bir gayretle çalıştılar ve yere 18 yazdılar. Kısa sürede fabrikanın verimi o civardaki bütün fabrikaları geçti.

Nasıl olduğunu iş adamı şöyle açıkladı:
“Daha verimli olmak için şirket içinde rekabet hissi uyandırılmalıdır. Amaç çalışanları daha çok çalışmaya sevk etmek yerine birbirlerine üstün gelmeye teşvik etmektir. Üstün gelme hissi, insanların ruhunu coşturur. Hayatta başarıyı yakalayan her insanı mutlu eden; başarılı olduğu, üstün geldiğini düşündüğü işi yapmaktır. Çünkü bu başarı ile kendisini ifade etme imkanı bulur, kendisini değerli ve üstün hisseder. Bu sebepledir ki, bir oturuşta yüz tane hamburger yeme, elli bardak içki içme gibi manasız yarışmalar yapılır. İnsanları motive eden; üstün gelmek, değerini göstermek isteğidir. Bu nedenle insanlar üstün geleceklerini düşündükleri, kendi becerilerini ortaya çıkarabilecekleri işler için teşvik edilmelidir.”
Hayat Akarken, en zor ve en ağır işlerde çalışan insanlar hangi duygu sebebiyle bu işlerde çalışmaya devam ediyorlar. En büyük motivasyon başarılı olma isteğidir.
-Alıntı-
 
Ünlü bir iş adamı, bir gün çelik işleyen fabrikalarından birini denetliyordu, fabrikasından yeterince verim alamadığını düşünüyordu, bunun nedenini ustabaşına sordu:
– Ustabaşı, sen becerikli birisin neden fabrikadan yeterince verim alamıyoruz?
Ustabaşı cevap vermiş:
– Patron, bütün işçilere göz açtırmadım, çok çalıştırdım az çalışırlarsa işten atmakla dahi tehdit ettim. Fakat yeterince verim alamadık.
İş adamı fabrikadaki işçilerden birine sordu:
– Bugün kaç ton çelik işlediniz?
– on iki
İş adamı fabrikanın görünen bir yerine büyükçe 12 yazdı ve çıkıp gitti. Gece vardiyasının işçileri geldiklerinde 12 rakamı ne anlama geliyor diye sordular. Gündüz vardiyası işçileri de:
– Patron bugün bize kaç ton çelik işlediğimizi sordu, 12 ton diye cevap verdik, buraya 12 yazdı ve gitti.
Ertesi gün iş adamı tekrar fabrikaya geldi. Yazdığı 12 rakamı silinmiş ve yerine 15 yazılmıştı. Gündüz vardiyası işçileri geldiklerinde 15 yazısını gördüler. Gece vardiyası işçileri daha iyi iş çıkarmıştı.
Gece vardiyası işçilerinden daha üstün olduklarını ispat etmek için büyük bir gayretle çalıştılar ve yere 18 yazdılar. Kısa sürede fabrikanın verimi o civardaki bütün fabrikaları geçti.

Nasıl olduğunu iş adamı şöyle açıkladı:
“Daha verimli olmak için şirket içinde rekabet hissi uyandırılmalıdır. Amaç çalışanları daha çok çalışmaya sevk etmek yerine birbirlerine üstün gelmeye teşvik etmektir. Üstün gelme hissi, insanların ruhunu coşturur. Hayatta başarıyı yakalayan her insanı mutlu eden; başarılı olduğu, üstün geldiğini düşündüğü işi yapmaktır. Çünkü bu başarı ile kendisini ifade etme imkanı bulur, kendisini değerli ve üstün hisseder. Bu sebepledir ki, bir oturuşta yüz tane hamburger yeme, elli bardak içki içme gibi manasız yarışmalar yapılır. İnsanları motive eden; üstün gelmek, değerini göstermek isteğidir. Bu nedenle insanlar üstün geleceklerini düşündükleri, kendi becerilerini ortaya çıkarabilecekleri işler için teşvik edilmelidir.”
Hayat Akarken, en zor ve en ağır işlerde çalışan insanlar hangi duygu sebebiyle bu işlerde çalışmaya devam ediyorlar. En büyük motivasyon başarılı olma isteğidir.
-Alıntı-
burada çalışanların kazancı nerde kaldı? zam, prim? bir de kapasite sorununu da hesap etmek lazım sistem kapasitesi nedir?tamam ben çalışayım kazandırayım da, emeğimin karşılığı nerde? kazanan sadece patron.
 
Son düzenleme:
@paskomya Abi senin içinde tam bir canavar çıktı maşAllah, Türkiye'de maalesef o görüşte olan çok az işveren var. Misal benim dedemin kardeşi Almanya'da çalışmış zamanında her yanına gittiğimde anlatırlar 4 almanın yaptığı işi tek başına yapıyormuş, büyük kazanlar falan varmış temizliyormuş. Günlük 4 kişilik yevmiye veriyorlarmış.

Bu yazıda işin özü rekabetin verdiği azim ve hırs o yüzden sürekli kendimize bir rakip bulmak lazım.
 
@paskomya
Bu yazıda işin özü rekabetin verdiği azim ve hırs o yüzden sürekli kendimize bir rakip bulmak lazım.
Çalışma Hayatında REKABET isteyen kesim patronlar kesimidir...
Bu Rekabet İnsanları ya köleleştirir.. Yada Bunalıma sokar... Üstelik çalışanlar arasında kindarlığa sebep olur...
Amaç Bireysel anlamda Kendini geliştirme çabası ise... Kişiye En İyi Rakip Kendisidir...
 
Çalışma Hayatında REKABET isteyen kesim patronlar kesimidir...
Bu Rekabet İnsanları ya köleleştirir.. Yada Bunalıma sokar... Üstelik çalışanlar arasında kindarlığa sebep olur...
Amaç Bireysel anlamda Kendini geliştirme çabası ise... Kişiye En İyi Rakip Kendisidir...
Bu düşüncenize katılmıyorum, çalışma hayatınca çalışma arkadaşınızla aranızda olan rekabet hem sizi hemde onu geliştirir. Tabi yaş itibariyle siz bende çok görmüş geçirmiş birisiniz benim görmediğim şeyleri görmüş olabilirsiniz.
 
@paskomya Abi senin içinde tam bir canavar çıktı maşAllah, Türkiye'de maalesef o görüşte olan çok az işveren var. Misal benim dedemin kardeşi Almanya'da çalışmış zamanında her yanına gittiğimde anlatırlar 4 almanın yaptığı işi tek başına yapıyormuş, büyük kazanlar falan varmış temizliyormuş. Günlük 4 kişilik yevmiye veriyorlarmış.

Bu yazıda işin özü rekabetin verdiği azim ve hırs o yüzden sürekli kendimize bir rakip bulmak lazım.
ben bir zamanlar fransızlarla çalıştım, işi bırakıp giden elemanın işlerini ben yaptım, extra ödediler, bir arızada yetkili servis gelmediği için, onun yapacağı işi de ben yaptım, prim verdiler. burada Türk'lerle çalıştım, nerdeyse imkansız olanı başardım. bana yalancısın dediler, hile yaptın dediler. buradaki tek örnek ben değilim. patron kazandığı sürece kazandırırsa adamdır. kazdığı sürece sadece kendisi büyüyorsa, beni kölesi olarak bile değil sadece bir iş makinesi olarak görüyordur. fransızlarda öyle almanlarda ama aradaki fark kazandırdığının karşılığını veriyorlar. git mcdonalds vb mağazalarda hep ayın çalışanı ödülü vardır. aslında motive etmek değildir amaç. ödül vermek te değil. sadece kendi çıkarı için senin daha çok çalışmanı istemektedir. başkasının 2 günde yaptığı işi 3 saatte yaptım adam sıçtım kaçtın iş yapmadın değil mi diye sordu. hiç kimsenin yapmak istemediği temizlik ve montaj işini 2 günde yaptım. kaptan 1500 TL ödeme yaptı. aynı gemide benzer işi yapmaya adam bulamadılar yine beni çağırdılar. aynı ücreti isteyince yeni kaptan ne iş yaptın ki diye horozlandı. yani kraldan çok kralcı varken, sadece patronlar kazanır,senin dediğin sistemde.
 
@paskomya Dediğim gibi abi senin dediğin mantık ne yazık ki Türkiye'de fazla iş görmüyor. Türkiye'de deveye diken insan .. yaranıyor. Sen düzgün çalışsan 3 saat bitirsen bile diğer adam onu 10 saate bitirse o adam doğru düzgün iş yaptı olarak görülür bunun nedeni çoğu patronlar iş bilincinde değildir. İşi bilmediği için bir yardakçısı tarafından yönlendirilir.
 
Değerli arkadaşlar çalışma hayatı nasıl ve ne şekilde olmalıdır .Bende yıllardır değişik ülkelerin çalışma sistemiyle çalıştım Türkiyeye geldiği ve yatırım yaptığı zaman yabancı sermayeli bir şirket değişik yöntemler denerler yukarıdaki saygıdeğer arkadaşın anlattığıda bir yöntemdir .Bu şekilde pratik olarak çalıştık makina başlarındaki arkadaşları bir birleryle rekabete sokarsan yavaş yavaş işin şekli değişiyor.Daha hızlı yapmak için yeni yöntemler geliştiriyorlar görünüşte bu iyi birşey gibi görünüyor ama çıkan ürüne çalışan kişiye iş yerine birçok zararı oluyor.Bel fıtığı iş kazası gibi sorunlar çıkıyor hızlı olan birşeyde kontrolu kaybedip süreçten çok sonuca odaklandığın için ürünün kalitesi bozuluyor ve bütün üretim sürecini etkiliyor.En kaba şekilde bir demlik çay 20 dakikada demleniyorsa siz bunu 10 dakikada demleyip müşteriye sunarsanız ilk etapta patronunuz memnun olacaktır eğer işi bilmiyorsa.Uzun vadede müşteriye delenmemiş çay verdiğiniz içinde yavaş yavaş müşteri kaybedip zarara uğrayacaksınız.Bu sonuç kaçınılmazdır .Çarli çaplinin Modern zamanlar diye bir filmi var izlemenizi tavsiye ederim.Saygılarımla.
 
Değerli arkadaşlar çalışma hayatı nasıl ve ne şekilde olmalıdır .Bende yıllardır değişik ülkelerin çalışma sistemiyle çalıştım Türkiyeye geldiği ve yatırım yaptığı zaman yabancı sermayeli bir şirket değişik yöntemler denerler yukarıdaki saygıdeğer arkadaşın anlattığıda bir yöntemdir .Bu şekilde pratik olarak çalıştık makina başlarındaki arkadaşları bir birleryle rekabete sokarsan yavaş yavaş işin şekli değişiyor.Daha hızlı yapmak için yeni yöntemler geliştiriyorlar görünüşte bu iyi birşey gibi görünüyor ama çıkan ürüne çalışan kişiye iş yerine birçok zararı oluyor.Bel fıtığı iş kazası gibi sorunlar çıkıyor hızlı olan birşeyde kontrolu kaybedip süreçten çok sonuca odaklandığın için ürünün kalitesi bozuluyor ve bütün üretim sürecini etkiliyor.En kaba şekilde bir demlik çay 20 dakikada demleniyorsa siz bunu 10 dakikada demleyip müşteriye sunarsanız ilk etapta patronunuz memnun olacaktır eğer işi bilmiyorsa.Uzun vadede müşteriye delenmemiş çay verdiğiniz içinde yavaş yavaş müşteri kaybedip zarara uğrayacaksınız.Bu sonuç kaçınılmazdır .Çarli çaplinin Modern zamanlar diye bir filmi var izlemenizi tavsiye ederim.Saygılarımla.
Film önerinizi mutlaka değerlendireceğim. Bilgi paylaşımı ve görüşünüz bildirdiğiniz için teşekkür ederim.
 
Eskiden iki kefesi olan teraziler vardı. Satıcı dengeyi bulunca hak geçmesin diye bir miktar fazla koyardı.
Simdi elektronik teraziler var ve gramı tam tutturana dek uğraşıyor çoğu satıcı.
Bu her iki tarafa hak geçmemesi için iyi birşey.
Lakin kendinden fedakarlık etme ortadan kalkıyor.

Sorunda sanırım burada başlıyor.

Ne işçi aldığı paradan fazla çalışmaya, nede isveren aldığı işden fazla para vermeye yanaşmıyor.

Oysa aslolan hakkı gözetmek ve aldığından fazlasını vermeye çalışarak kendi hanesine hak geçirmemeye özen göstermektir.

Sonra sonra uyanık tipler çıkmaya başladı. Kesekagidini kefeye vurup çekerek agir gelmiş algısı oluşturdular. Gerçekte ise tartılan azdı ve aldığına karşılık daha azını vermeye basladilar.

İste ne olduysa ondan sonra oldu.
 

Forum istatistikleri

Konular
127,954
Mesajlar
913,890
Kullanıcılar
449,604
Son üye
baba pero

Yeni konular

Geri
Üst