bir elektrik-elektronik mühendisinden tavsiyeler

Katılım
16 Kas 2009
Mesajlar
26
Puanları
1
Yaş
36
bunu bir elektronik siteden okumuştum sizinle paylaşmak istedim.

Tavsiyeler


ELEKTRONİK MÜHENDİSİ ADAYLARINA BİR ELEKTRONİK MÜHENDİSİNDEN TAVSİYELER:

Bu yazıda yazılanlar tavsiye niteliğindedir. Yazılanlar yazarın kişisel görüşleridir. Burada anlatılanları uygulayıp uygulamak sizin sorumluluğunuzdadır. Oluşabilecek herhangi bir zarardan yazar sorumlu tutulamaz.



BU DOKÜMAN KİMLER İÇİN YAZILDI?

Bu dokümanı iş hayatına yeni atılmış bir elektronik mühendisi olarak öğrencilik yıllarımda yaşadıklarımdan elde ettiğim tecrübelerimi üniversiteye yeni başlamış veya halen devam eden elektronik mühendisi adayı arkadaşlarımla paylaşmak üzere hazırladım.

İnternette ve diğer ortamlarda henüz mühendislik eğitiminin ilk yıllarında olan arkadaşların “ne yapmalıyım, neleri öğrenmeliyim?” gibi sorularını sıkça görmekteyim. Kendini geliştirmek ve mesleğini kazanmak isteyen birçok kişi doğal olarak bu soruları sormakta. Aynı sorulara cevap aramış ve hala kendini geliştirmeye çalışan biri olarak geçtiğim yolları, edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Genellikle Elektronik mühendisliğini ( veya elektrik/elektronik mühendisliğini veya elektronik/haberleşme mühendisliğini) kazanmış iki tür öğrenci bulunur :Elektroniğe gerçekten (bir şekilde) merak sarmış ,gerçekten isteyerek bu bölüme girmiş öğrenciler ve ÖSS sisteminin kurbanı olmuş, tercihlerini doldurmak için Tıp,iktisat vs… gibi bölümler yanında bu bölümü tercih ederek girmiş öğrenciler.Eğer kendinizi ilk gruba ait olarak görüyorsanız bu dokümanda yazılanlardan faydalanabilirsiniz.Eğer ikinci gruba aitseniz bu dokümanda pek fazla şey bulamayabilirsiniz. Eğer bu mesleği çok da sevemeyeceğinizi düşünüyorsanız geleceğinizi belirlemek adına şimdiden yeni arayışlara girmenizi tavsiye ederim.

Öğrencilik yıllarımdaki ilgi ve şu anki çalışma alanım elektronik olduğundan bu dokümanda da bu alandaki tavsiyeleri bulacaksınız. Eğer kafanızda “imza yetkisi nedir, nasıl alınır? , proje mühendisi olmak için ne yapmalı? “ gibi sorular varsa, bu sorulara bu dokümanda cevap bulamayacağınızı üzülerek belirtmek isterim.



İLK ADIMLAR:

Bu dokümanı okumaya devam ettiğinize göre kendini geliştirmek konusunda ciddi düşünen biri olduğunuzu varsayabiliriz. Bundan sonra bu konuda neler yapabileceğimizi tartışacağız.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki her zaman arayış içinde olmalısınız. Öğrenmekten keyif alabilmek kendini geliştirmenin ilk koşullarından biridir. Günümüzde bilgiye ulaşmak her zamankinden çok kolay. Ancak henüz bir insana hap içirerek bütün bilgileri beynine yerleştirmek gibi bir teknoloji bulunmadığından öğrenme eyleminin çoğunluğu hala okuyarak, dinleyerek ve yaparak gerçekleşmektedir. Dolayısıyla devamlı olarak okumaya ve araştırmaya açık olmalısınız.

Mühendislik eğitiminde öğrenciliğin ilk yıllarında yapılan temel hata alınan teorik içerikli derslerin mühendislikle pek alakası olmadığını düşünüp onları küçümsemektir. Hâlbuki mühendislik uygulamalı bir alan olmasına rağmen temellerini temel bilimlerden almaktadır. Dolayısıyla fizik, matematik gibi derslerin küçümsenmesinden kaçınılmalıdır.

Ayrıca ilk yıllarda görülen dersler lisedeki derslerle temel olarak uyuştuğundan yüksek not ortalaması elde edebilmek için de iyi bir fırsattır. İlk yıllarda yüksek tutulan not ortalaması, derslerin daha da ağırlaşacağı üst sınıflarda rahatlık sağlayacaktır. Ayrıca yüksek lisans yapmayı düşünenler için not ortalamasının çok önemli olduğunu da belirtmekte fayda var. Derslerin nispeten kolay olduğu ilk yıllarda yapılabilecek en iyi işlerden biri İngilizcenizi ilerletmek olacaktır. Eğer İngilizce eğitim verilen bir fakültede okumuyorsanız bu konu özellikle önem kazanmaktadır. Genellikle mühendislik fakültesine gelen öğrencilerin çoğunluğu süper/Anadolu lisesi çıkışlı olduğundan zaten belirli bir İngilizce tabanına sahip oluyorlar. Ancak bunun yeterli olmadığını söylemekte fayda var.Peki “İngilizcemizi ilerletmenin” ölçüsü nedir?

İNGİLİZCE:

Günümüzde İngilizce bilmenin ne kadar önemli hale geldiğini anlatmaya gerek bile duymuyorum. İngilizce artık neredeyse “yabancı dil” olarak bile kabul edilmiyor. Peki, öğrencilik yıllarımızda İngilizce öğrenmek adına neyi ne kadar yapmalıyız? Eğer okulunuzun kütüphanesine uğradıysanız ( umarım okulunuzda bir tane vardır ve siz oraya en az birkaç kez uğramışsınızdır) birçok teknik kitabın İngilizce olduğunu görmüşsünüzdür. Ülkemiz mühendislik alanında önde gelen ülkelerden olmadığından bu alandaki yayınlarda da durum aynıdır. Henüz temel elektronikle ilgili bile yazılmış Türkçe kaynak hemen hemen yok gibidir. Ayrıca elektronik çok hızlı gelişen bir alan olduğundan bu alanda güncel Türkçe yayınlar bulma ihtimali de oldukça düşüktür.

Bu durumda teknik yayınları İngilizcelerinden takip etmek zorunludur. Bu nedenle bu tür yayınları anlayacak kadar İngilizceyi öğrenmelisiniz. Bunu kendinize İngilizce seviyeniz için alt sınır olarak belirlemelisiniz. Herkesin şakır şakır İngilizce konuşmasına gerek yok. Ancak mühendislik konusunda ciddi olan birisi teknik İngilizcesini geliştirmelidir.

Eğer temel İngilizce gramer konusunda sıkıntılarınız varsa bunu halletmelisiniz.Eğer temeliniz varsa bundan sonrası kelime haznenizi genişletmekten ibarettir.Bunun da en güzel yolu devamlı İngilizce yayınlarla haşır neşir olmaktır.Bu çalışmayı da derslerinizden ayrı tutmak zorunda değilsiniz.Eğer Türkçe eğitim yapılan bir fakültede okuyorsanız aldığınız derslere İngilizce kitaplardan çalışarak teknik İngilizcenizi ilerletebilirsiniz.

Örneğin elektrik devre temelleri dersini alıyorsanız bu derse kütüphanede bulunan “Fundamentals of electric circuits, introduction to electric engineering vs…” gibi adlarla bulabileceğiniz kitaplardan çalışmanız size oldukça fayda sağlayacaktır.Mühendislik alanında İngilizce yayınlanmış birçok kitap olduğundan oldukça fazla alternatifiniz olacaktır. Aynı konuyu birden fazla kitaptan çalışmak size farklı faydalar sağlayabilir.Örneğin bir yazarın tam olarak anlatamadığı bir konuyu diğeri çok daha iyi anlatıyor olabilir.Bir kitaptaki konu anlatımı çok iyiyken , örnek soruları yetersiz olabilir…

İlk başlarda bilmediğiniz kelimelerin çokluğu sizi korkutmasın. Teknik kitaplarda kullanılan İngilizce hep aynı kavramlar etrafında döndüğünden bir süre sonra aşina hale geldiğinizi göreceksiniz. 4 senelik eğitiminiz sonunda teknik yayınları anlayabilecek seviyede İngilizce biliyor olmak ana hedeflerinizden biri olsun. Eğer şimdiden iş ilanlarına biraz göz atarsınız bunun ne kadar önemli olduğunu görürsünüz.

“Okulda bir şey öğrenmiyoruz, bari pratik bir şeylerle uğraşalım!”

İlk yıllarda öğrenciler arasında görülen bir diğer ortak davranış da teorik derslerden bunalarak daha “pratik” konulara yönelmektir.”Lehim yapmayı öğrenmek, devre elemanları alarak basit devreler yapmaya başlamak” bu davranışlar arasında sayılabilir. Doğru olarak anlaşıldığında bu tür çalışmalar yapmak elbette faydalıdır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki “bir mühendisin lehim yapmayı bilmemesi çok büyük bir eksiklik değildir, ancak teoriyi küçümseyerek ihmal etmek yapılabilecek en büyük hatalardan biridir.”

Okulda çok fazla teorik yöne ağırlık verilip pratiğin genellikle es geçildiği doğrudur. Öğrenim süreci sonunda çok az insanın akademisyenliğe devam edeceği, çoğunluğun ise piyasada çalışacak “pratik mühendis” olacağı göz önüne alınırsa, bu durum eleştirilebilir bile. Ancak bu teorinin tamamen dışlanıp sadece pratiğe önem verilmesini de gerektirmez. Ders dışı zamanlarda elektroniğin “hobi” yönüyle uğraşmak gerçekten faydalı olabilir. Elektronik sadece hobi olarak bile başlı başına güzel bir alandır. Harçlıklarınızla alacağınız birkaç malzemeyle elektroniğin keyfini çıkarmaya başlayabilirsiniz. Tabi ki bir şeyler yapıp üretmeye çalışmanın keyifsiz yanları da olacaktır. Bu yanları da erkenden görüp yaşamak okul sonrasındaki hayatınıza dair minik alıştırmalar olacaktır.

40 – 50 YTL ile kendinize bir devre tahtası (breadboard) , ölçü aleti, güç kaynağı gibi şeyler alarak basit devreler kurabilirsiniz. Okulda teorik olarak gördüğünüz şeyleri masanızda gerçekleştirmek size ayrı bir zevk verecektir. Pratikle teoriyi bir arada götürmek sizi oldukça çok geliştirecektir. Aynı zamanda ikisi arasındaki ayrımları da erkenden görmenizi sağlayacaktır. Hayatın acı gerçekleriyle ne kadar erken tanışırsanız o kadar iyidir. Kazanacağınız pratik tecrübeler bitirme projenizde uygulamaları bir şeyler yapmanıza da yardımcı olabilir.

Son dönemde oldukça popüler hale gelen ve benim de hakkında bir kitap yazdığım Arduino da pratik projeler yapmanızda size yardımcı olabilir. Arduino ile birlikte C programlama diliyle gömülü sistem geliştirme çalışmaları yapabilirsiniz. Ancak şunu belirtmeliyim ki elektronik konusunda profesyonel olarak çalışmayı düşünenler sadece Arduino’yu kullanarak projeler yapmak kalmamalı kullandıkları işlemcilerin / mikrodenetleyicilerin mimarilerini de iyice öğrenmelidir.

“HER YERDE PIC’LERDEN BAHSEDİYORLAR, NASIL ÖĞRENECEĞİZ BU PIC’LERİ?”

Şu sıralar elektronikle ilgili biraz araştırma yapanların en çok karşılaşacakları isimlerden biri PIC olsa gerek.Ve belki de bu yüzden olsa gerek herkes ucundan kıyısından PIC’leri öğrenmek peşinde. Peki nedir bu PIC konusu? PIC , Türkçe çevre birimleri denetleyicisi anlamına gelen Peripheral Interface Controller kelimelerinin baş harflerinden oluşmuştur.Microhip adlı bir Amerikan yarı-iletken firmasının üretmiş olduğu 8 bitlik mikrodenetleyici ailesinin genel adıdır. Şu sıralar piyasada PIC16F84, PIC16F877, PIC16F628, PIC18F452 gibi modelleri revaçtadır.

Eğer şu an elektronik mühendisliği 1 veya 2. sınıfta okuyorsanız ve “8 bit, mikrodenetleyici vs…” gibi kavramlar size yabancı geliyorsa üzülmeyin. Üst sınıflarda mikroişlemci/mikrodenetleyici gibi dersleri gördüğünüzde bunların hepsini öğreneceksiniz.
PIC’ler dışarıda bu kadar çok konuşulurken okulda buna dair pek fazla şey duymamaktan olsa gerek öğrenci arkadaşlar doğal olarak bir telaş içine düşebiliyorlar. PIC öğrendiklerinde ise piyasaya hazır hale geleceklerini umuyorlar. Mikrodenetleyiciler bugün kullandığımız birçok sistemde beyin vazifesini gören elektronik bileşenlerdir. Mikrodenetleyici dediğimizde bir mikroişlemci ve bazı çevre birimlerinin bir arada bulunduğu yapılardan söz etmiş oluruz. Bugün kullandığımız birçok elektronik cihazda bu elemanlar beyin vazifesi görmektedirler.

Bugün üretilmiş en son model mikroişlemci de , 1971 yılında Intel firmasının ürettiği ilk mikroişlemci de (4004) temelde aynı prensiplere dayanarak çalışmaktadır.Bu prensipler 2 tabanlı matematik ve Boolean mantık kurallarıdır.Bu konular tipik olarak elektronik mühendisliği müfredatında 3. sene “dijital devreler,lojik devreler vs…” gibi adlar altında öğretilmektedir.

PIC’lerin bir firmanın ürettiği mikrodenetleyici ailesi olduğunu söylemiştim. Bu kadar popüler olmalarının sebepleri başında piyasada kolay bulunması ve kaynak bolluğu gösterilebilir. Elektronik konusunda ciddi olan birinin mikrodenetleyici tabanlı sistem tasarımı konusunda bilgili olması elbette kaçınılmazdır. Mikrodenetleyici tabanlı sistem dediğimizde bunun PIC’lerden çok daha fazlasını kapsadığını belirtmekte fayda var. PIC sadece bir marka adıdır.Bizim ilgilendiğimiz şey ise bir kavramdır. Buna otomobillerden örnek verebiliriz: Mercedes bir otomobil markasıdır ama bütün otomobiller Mercedes olmak zorunda değildir.

Öğrenciliğiniz sırasında mikrodenetleyicilerle ilgilenmeniz ve temel olarak programlanmasını öğrenmeniz size fayda sağlayacaktır. Üst sınıflarda göreceğiniz mikroişlemci dersine de böylelikle hazırlanmış olursunuz. Ancak dikkat etmeniz gerek şey belirli bir ürünü öğrenmeyi değil belirli bir alandaki yeteneğinizi geliştirmeye çalışmanızdır.

Mikrodenetleyicilerden önce temel analog ve dijital elektronik bilginizi artırırsanız mikrodenetleyicileri anlamanız daha kolay olacaktır. Bir transistorün nasıl çalıştığını bilmeden de mikrodenetleyici programlayabilirsiniz. Ancak yüksek akım çeken bir elemanı mikrodenetleyici ile sürmeye kalktığınızda transistor e(ya da başka bir güç elemanına) ihtiyacınız olacaktır.

Piyasada sadece PIC’ler bulunmamaktadır, başka birçok firmanın değişik ürünleri vardır. Önemli olan bir ürünü değil temel prensipleri anlamanızdır. Böylelikle değişik ürünleri tanıyıp onlarla çalışmanız çok kolay olacaktır. Şunu da unutmayın ki mühendislik “PIC” programlamaktan ibaret değildir. Piyasada bu işi yapanları neredeyse yarısından çoğu mühendis bile değildir. Mühendislik var olan araçları ve teorik bilgiyi kullanarak çözüm üretebilmektedir. Kullandığımız araçlar değişse de mühendislik yolu hep aynı kalmaktadır.

HANGİ DERSLER NE İŞE YARAR?

Mühendislik eğitiminin ilk yılları matematik ağırlıklı olduğundan her zaman öğrencilerin kafasında “ acaba bu gördüklerim ne işe yarayacak?” sorusu olur. Görülen birçok ders de zaman zaman gereksiz olarak algılanır. Ancak alanla direk olarak ilgili olmayan derslerin bile çok önemli bir faydası vardır: Analitik düşünce yeteneği kazandırmak. Bu yeteneği nasıl kazandığımızı öğrencilik yıllarında kavrayamıyoruz ancak daha sonra mühendislik dışındaki alanlarda insanlarla bir araya geldiğimizde düşünme biçimlerimizde büyük farklılıklar olduğunu görüyoruz. Bu düşünce yapısı farklılığı öğrencilik yıllarımızdaki yoğun matematik eğitiminin bir sonucudur. Bu nedenledir ki mühendisler aynı zamanda “problem çözücüler” olarak bilinirler.

Mühendislik müfredatında görülen derslerin birçoğu birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Örneğin lineer cebir, diferansiyel denklemler ve kompleks analiz dersleri otomatik kontrol teorisinin matematiksel altyapısını oluşturur. Temel elektromanyetik konuları elektrik makinalarının dayandığı temel fizik konularını içerir. Dolayısıyla üst sınıflarda alınacak olan meslek derslerinin temeli alt sınıflardaki temel bilimler derslerine dayanır. Bu derslere bunları bilerek baktığınızda ilginizi toplamak daha kolay olabilir.

BİLGİ KAYNAKLARINI EN İYİ ŞEKİLDE KULLANABİLMEK:

Öğrencilik yıllarında kazanılması gereken özelliklerden biri de bilgi kaynaklarına erişmek ve bu kaynakları verimli olarak kullanabilmektir. Günümüzde internet sayesinde birçok bilgiye ulaşmak oldukça kolaylaşmıştır. Eğer İngilizce probleminizi de halletmişseniz internetteki bilgi okyanusu sizi beklemektedir.

Günümüzde bilgiye ulaşmakta fazla bir problem kalmamıştır ama bu sefer başka bir sorun vardır: Bilgiyi ayrıştırmak, kullanılabilir hale getirmek, ayıklayabilmek.Bunlar bilgi ile ilgili edinmemiz gereken temel becerilerdir.

Bir mühendislik öğrencisinin bilgisayar kullanımı ile ilgili herhangi bir sorunu olmamalıdır. İnternete girebilmeyi, araştırma yapabilmeyi, arama motorlarını etkili bir şekilde kullanabilmeyi öğrenmelidir. Bu yetenekler size sadece öğrencilik hayatınızda değil okul sonrası hayatınızda da gerekli olacaktır. Bir fakülteden mezun olup edinilen bilgilerle bütün hayatı boyunca iş yapma dönemi geride kalmıştır. Günümüzde bilgilerini yenilemeyenler sıfırlanmaya mahkûmdur.

İnternette birçok dergi ve makaleye ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz. Hatta bazı dergiler ücretsiz olarak evinize bile gönderilmektedir. Kendinize hedef olarak belirlediğiniz alandaki son gelişmeleri takip edebilmek için internette bu tür yayınları bulmalısınız. Bu size ilerdeki profesyonel hayatınızda oldukça katkı sağlayacaktır.

İnternetteki bilgi kaynaklarının içinde önemli bir grubu da forumlar oluşturmaktadır.Forumlarda birçok insan bilgi ve tecrübelerini paylaşmaktadır. Buralardan faydalanabilir, insanlarla bilgi alışverişine girebilirsiniz. Yalnız unutmamak gerekir ki her zaman herkesten doğru bilgi almak mümkün değildir. Yanlış yönlendirmelere karşı da dikkatli olunması gerekmektedir.
Forumlar asla “hazıra konma” yerleri olarak görülmemelidir. Buralardaki temel unsur “paylaşımdır”. Sizler de zamanla daha çok bilgi sahibi oldukça, geçmişte sizin bulunduğunuz durumda olanlara yardımcı olmalısınız.

İnternetteki bazı mühendislik kaynakları adlı yazımı buradan okuyabilirsiniz.





HANGİ PROGRAMLAMA DİLLERİNİ ÖĞRENMELİYİZ?

Elektronik mühendisliğinde programlama dersi genellikle 1 veya 2.sınıfta “temel bilgisayar bilimleri” ya da benzeri adlar altında 1 dönem verilmektedir. Genellikle de C / C++ dili öğretilmektedir. Ancak okulda gösterilenlerin gerçekte bu dillerin kapsadığı konuların çok az bir kısmı olduğunu bilmelisiniz. Kendi çabalarınızla en az bir programlama dilini iyi öğrenmeniz faydalı olacaktır. C dili bugün elektronik alanında en geniş kullanımı olan dildir. Bunun yanında C++ veya C# gibi “nesne tabanlı” programlama dillerine de aşinalığınızın olması faydalı olabilir.

Ayrıca bilişim alanında oldukça büyük bir istihdam açığı bulunmaktadır. Bilişim sektöründe çalışan birçok kişi elektronik mühendisliği tabanlıdır. Programcılık bilgisini geliştirmiş bir elektronik mühendisi kendi alanının dışında, gelecekte elektronik alanında iş sıkıntısı yaşanabilecek dönemlerde bilişim alanında da kendine iş olanakları bulabilir.

Gömülü sistemler ve ANSI C adlı yazımı buradan okuyabilirsiniz.

ANSI C öğrenmenin faydaları adlı yazımı buradan okuyabilirsiniz.

KARİYER PLANLARI VE “SOFT” BECERİLER:

Mühendislik eğitimi piyasaya mühendis yetiştirmekten çok akademisyen hazırlamakla ilgileniyor gibidir. Ancak mühendislik fakültesinden mezun olan kişilerin pek azı akademik kariyerine devam etmektedir. Çoğunluk ise piyasada iş aramaya başlayacaktır. Eğer o zamana kadar bu konuda herhangi bir araştırma yapmadıysa mühendislik mezunu kişi kendini hiç bilmediği “maceralar” içinde bulabilir.

Günümüzde “iş aramak” adeta başlı başına bir uzmanlık alanı haline gelmiştir. Mülakatlar, özgeçmiş hazırlama teknikleri vs… gibi konular oldukça önem kazanmıştır. Bu tür konulara üniversite eğitiminde pek fazla yer verilmemesi oldukça büyük bir eksikliktir. Ancak bu eksikliği kapatmak öğrencinin kendi elinde olan bir şeydir. Günümüzde internetin yaygınlaşmasıyla birlikte artık iş başvuruları büyük oranda internet üzerinde yapılmaktadır. Bu alanda birçok web sitesi hizmet vermektedir. yenibiris.com, kariyer.net, secretcv.com bunlardan sadece birkaçıdır. Bu tür sitelerden kendi alanınızla ilgili iş ilanlarını takip edebilirsiniz. İleride çalışmak istediğiniz şirketlerin ne tür özelliklere sahip elemanlar aradığını öğrenerek kendinizi buna göre hazırlamalısınız. Unutmayın ki öğrencilik yılları su gibi akıp geçecektir. Ve en sonunda kendinizi bu sitelerde iş başvuruları yaparken bulacaksınız. Buna ne kadar erken hazırlanırsanız o kadar iyidir. CV hazırlamak için mezun olmayı beklemek zorunda da değilsiniz.

MÜHENDİSLER İÇİN SOSYAL MEDYA

Sosyal medya denildiğinde birçoğumuzun aklına gereksiz video, fotoğrafların paylaşıldığı, herkesin birbiriyle kavga ettiği bir ortam geliyor olsa da artık kariyeriniz açısından da önemli bir platform halinde gelmiştir. Özellikle Linkedin gibi platformları aktif olarak kullanmanız ve buralarda kendinize bir profil oluşturmanız iş hayatınız için gerekli bağlantılar kurmanız için özellikle faydalı olacaktır.

Birçok mühendis sosyal medyayı “gereksiz” bulsa da sosyal medya artık her alanda büyük değişimlere yol açıyor. Bu nedenle mühendisler olarak biz de bu araçları en etkin biçimde kullanmayı öğrenmeliyiz. Sosyal medyayı etkin olarak kullanmak için bazı ipuçları vermek gerekirse:

  1. Linkedin gibi sitelerde CV’nizi oluşturun. İlgilendiğiniz alanlardaki grupları takip edin.
  2. Twitter’da ilgilendiğiniz alanlardaki kişileri ve firmaları takip edin. Unutmayın sosyal medyadan kazandıklarınız kimleri takip ettiğinize göre değişecektir.
  3. Blog tutun. Blog nedir diye duymadıysanız öğrenin. Geliştirdiğiniz projelerinizi blogunuzda paylaşın.
  4. Adınızı Google’da aratınca çıkanlara dikkat edin. Artık bütün insan kaynakları uzmanları ilgilendikleri adaylarla ilgili önce bir online araştırma yapıyorlar.
STAJ:

Staj mezun olabilmeniz için yerine getirmek zorunda olduğunuz bir şey olmaktan öte ( bazı üniversitelerde staj zorunluluğu bulunmamaktadır) mesleğinizle ilgili pratik tecrübe edinmek için de güzel bir fırsattır. Maalesef ülkemizde staj yapabilecek bir yer bulmak iş bulmak kadar zor bir hale gelmiştir. Ancak yine de bu sizi yıldırmasın. İyi bir staj yeri denildiğinde herkesin aklına “ünlü/tanınmış “ firmalar gelecektir.

Ancak iyi bir staj tanımı kişinin beklentisine göre değişiklik gösterir. Tanınmış bir firmada yapılmış bir staj ilerde CV’nizde gerçekten güzel gözükebilir. Ancak, ufak ama alanında uzman kişilerin çalıştığı bir yerde staj yapmak da sizi oldukça geliştirebilir, daha da önemlisi ufkunuzu genişletebilir. Ayrıca stajın ilerisi için önemli bağlantılar edinebileceğiniz bir fırsat olduğunu da unutmayın. Firmalar için kendilerinde iyi izlenim bırakmış stajyerler her zaman en iyi çalışan adaylarındandır.

Stajla ilgili tavsiyelerimi paylaştığım yazıma buradan ulaşabilirsiniz.



YÜKSEK LİSANS:

Yüksek lisans yapmamış biri olarak bu konuda fazla bir şey söyleyemem. Ancak erkek öğrencilerin sadece “askerden yırtmak” maksadıyla yüksek lisansa başvurmalarının son derece gereksiz bir davranış olduğunu düşünmekteyim. Zaten eninde sonunda yapılacak bir şeyi geciktirmenin size çok fazla faydası olmayacaktır.

Yüksek lisans yapıldıktan sonra alınan “yüksek mühendis “ ünvanı oldukça havalı duruyor olsa da bunun iş başvurularında her zaman artı getirdiğini söylemek güçtür. Ancak AR-GE alanındaki işlerde, firmanın üzerinde çalıştığı konularda uzmanlaşmayı sağlayan bir yüksek lisans elbette bir tercih sebebi olabilir. Benim kişisel tavsiyem yüksek lisans yaparken “iyi bir sebebinizin” olmasıdır. Bunun dışında piyasada çalışmanın size vereceği tecrübe yüksek lisanstan daha değerli olabilir.

BİTİRİRKEN:

Kendi öğrencilik yıllarımda yaşadıklarımdan edindiğim tecrübelerimin bir kısmını bu dökümanda sizlerle paylaşmaya çalıştım. Herkesin hayat yolu farklı olsa da bu yoldaki çabalarınızda yazdıklarımın sizlere faydası dokunacağını umuyorum. Mühendislik gibi dünyanın en güzel mesleklerinden birinde olmaktan mutlu olan biri olarak ( işini seven herkes için kendi mesleği en güzelidir) başka mühendislerin yetişmesinde zerre kadar bir katkım olursa bu beni çok mutlu edecektir. Burada yazdıklarımla ilgili her türlü görüş ve eleştirilerinizi e-posta yoluyla bana iletebilirsiniz.
Yolunuz açık olsun….

Coşkun Taşdemir
 

Forum istatistikleri

Konular
128,159
Mesajlar
915,554
Kullanıcılar
449,916
Son üye
adil.degirmenci

Yeni konular

Geri
Üst