Ben mi salağım yoksa yanlış nerede?

alidemir017

Onursal Üye
Onursal Üye
Katılım
17 Eki 2009
Mesajlar
986
Puanları
131
Yaş
52
Büyük bir firmada Elektrik Bakım ustasıyım.Haliyle zaman zaman stajyerlerim oluyor.Gecen günlerde birine derslerin nasıl diye sordum.1zayıfı olduğu için takdiri kaçırdığınıu söyledi.Şaşırdım.Belki çocuğun diğer dersleri çok iyidir diye düşünüp; takdir alan var mı diye sormak gafletinde bulundum.
36 kişilik sınıfta 34 takdir olduğunu söyledi.
Kulaklarıma inanamadım.Benim zamanımda koca okulda 1 bilemedin 2 kişi takdir alırdı.O yüzden ilk anda aklıma gelen seçenekleri yazdım.

A:Salaklık bende(3 yıllık okulu 4 yılda bitirdim:)

B:Sadece ben değil bizim nesil salak(42kişi başladığımız okulu 8 kişi doğrudan 4 kişi eylülde bitirdi)

C:Aslında kimse salak değil.Şimdiki gençler süper(İnşaallah öyledir de o zaman ohm kanunu bilmeden 4,sınıfa nasıl geliniyor?)

Ç:Sorun bizim hocaların sıfırcı olmalarında(yaktın bizi Veysel Hoca)

D:Sorun bende yaşlanıyorum.(70 yaşındaki babam ilkokulda palanga hesapları yapıyormuş .O yüzden bizim neslin eğitimine burun kıvırır)

E:Aslında kimsede sorun yok.Sorun eğitimin standadının düşmesi(Eee haliyle herkez takdir teşekkür alır)

Şimdi siz değerli meslekdaşlarımın görüşlerini almak isterim.
Söz A şıkkı doğrudur derseniz kızmayacağım
 
Son düzenleme:
sayın alidemir017

meslek liselerinin şimdiki durumunu göz önüne alırsak 36 kişilik sınıfta 34 kişinin takdir alması bence imkansız. ben 2001 yılında mezun olmuştum anadolu meslek lisesinden sınıfta takdir alan öğrenci hiç yoktu. o zaman standart bunun kadar düşük değildi ama 2000 li yıllar öncelerine kıyasla yüksek de değildi. öğrencilerin mesleki ders notları yüksek se belki olabilir ama 36 kişilik sınıfta 34 kişinin takdir alması gerçekten çok tuhaf...
 
ali demir ustam söylediklerinin hepsi doğru yalnız a sıkkı hariç
 
Büyük bir firmada Elektrik Bakım ustasıyım.Haliyle zaman zaman stajyerlerim oluyor.Gecen günlerde birine derslerin nasıl diye sordum.1zayıfı olduğu için takdiri kaçırdığınıu söyledi.Şaşırdım.Belki çocuğun diğer dersleri çok iyidir diye düşünüp; takdir alan var mı diye sormak gafletinde bulundum.
36 kişilik sınıfta 34 takdir olduğunu söyledi.
Kulaklarıma inanamadım.Benim zamanımda koca okulda 1 bilemedin 2 kişi takdir alırdı.O yüzden ilk anda aklıma gelen seçenekleri yazdım.

A:Salaklık bende(3 yıllık okulu 4 yılda bitirdim:)

B:Sadece ben değil bizim nesil salak(42kişi başladığımız okulu 8 kişi doğrudan 4 kişi eylülde bitirdi)

C:Aslında kimse salak değil.Şimdiki gençler süper(İnşaallah öyledir de o zaman ohm kanunu bilmeden 4,sınıfa nasıl geliniyor?)

Ç:Sorun bizim hocaların sıfırcı olmalarında(yaktın bizi Veysel Hoca)

D:Sorun bende yaşlanıyorum.(70 yaşındaki babam ilkokulda palanga hesapları yapıyormuş .O yüzden bizim neslin eğitimine burun kıvırır)

E:Aslında kimsede sorun yok.Sorun eğitimin standadının düşmesi(Eee haliyle herkez takdir teşekkür alır)

Şimdi siz değerli meslekdaşlarımın görüşlerini almak isterim.
Söz A şıkkı doğrudur derseniz kızmayacım

Malesef cevap E , Emek veren öğretmenleri hariç tutuyorum. Ancak yeni nesil öğretmenlerin öğrencilere verecek fazla bir şeyi yok. Geçim sıkıntısı üzerlerine öyle bir baskı oluşturuyor ki kendilerini geliştirmek için hiçbirşey yapamıyorlar.
 
sayın alidemir017

meslek liselerinin şimdiki durumunu göz önüne alırsak 36 kişilik sınıfta 34 kişinin takdir alması bence imkansız. ben 2001 yılında mezun olmuştum anadolu meslek lisesinden sınıfta takdir alan öğrenci hiç yoktu. o zaman standart bunun kadar düşük değildi ama 2000 li yıllar öncelerine kıyasla yüksek de değildi. öğrencilerin mesleki ders notları yüksek se belki olabilir ama 36 kişilik sınıfta 34 kişinin takdir alması gerçekten çok tuhaf...

Vallahi ben de inanamadım Gerçekmiş.Sanırım bizim de büyük hatamız var.Çocuklar fabrikaya staj için geldiğinde bol keseden not veriyoruz. Sonuçta notlar ile ders saatleri çarpılınca olabiliyor
 
sn alidemir017 bencede cevap E birde maddi imkansızlık olsa gerek.Çünkü teşekkür belgesi ellerinde kalmamış.:)
 
Ben meslek lisesi elektronik bölümünde okurken;

* Birinci sınıfta düz demir parçasını eğeleyerek nasıl çekiç başlığı yapılacağını öğrettiler. Kızlar da dahil herkes kol kası yaptı :D

* İkinci sınıfta 2 adet 0,75 NYA kablo birbirine nasıl lehimleneceğini öğrettiler. 2. dönem tahta üzerine zil tesisatı yapıp "butona basınca zil nasıl öttürülür" ü öğrendik.

* Üçüncü sınıfta ise hayatımın geri kalanında kullanmayacağım pahalı ve zahmetli bir yöntem olan pozitif 20 ile baskı devre çıkarmayı öğrettiler. Oda karanlık olduğu için kimse işin pratik yönünü öğrenemedi tabii ki.

Şimdi ise lise 1 de opampın integratör olarak kullanımı vs, lise 2 de mikrokontrolörle devre dizaynı vs, lise 3 tede teorik mühendislik (formüller, hesaplamalar vs) müfredat uyguluyorlar.

Yani günümüz müfredatı bizimkinin yanında gerçekten olağanüstü. Peki bu çocuklar nasıl oluyorda "abi 5V devresini nasıl yapabilirim?" diye soruyorlar ve buna rağmen takdir belgesi alıyorlar?

Eğer şık seçmem gerekirse ben "Ç" şıkkını seçerdim.

Bu arada biz alacağımız stajyerlerin önce Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı'nı ezberlemiş olmasını ön koşul olarak öngörüyoruz. Sonra stajyerlik dönemini başlatıyoruz. Kolay gelsin.
 
Paydos zili çaldı, öğretmen çantasını toparlarken sınıfa konuştu ;
---Çocuklar yarın tarih dersinden yazılı yapacağım. Sayfa 43 ile sayfa 61 arasından soracağım. Bu konuları iyi çalışın.
Çocuklarda bu 18 sayfayı sular seller gibi ezberler. Ertesi günkü yazılıda sınıfın büyük çoğunluğu pekiyi alır, küçük bir oranı iyi alır. Hiç çalışmayıp, oyun oynayan çocukta 2 veya 3 almıştır.
Toplantıya giden velilerin büyük çoğunluğu çocuğunun notları ile gurur içinde eve döner. 2 ay sonra yazılıdan pekiyi aldığı konu ile ilgili bir soru sorduğunuzda verilen cevap genelde şöyledir ;
-----Yaa amca biz o konuyu 2 ay önce işlemiştik. Aradan 2 ay geçmiş nasıl hatırlayayım.
Öğretmenin yanlışı, hangi konudan sınav yapacağını önceden belirterek çocukların sadece o konuyu geçici olarak ezberlemiş olması. Bir diğer yanlışı da sınav tarihini önceden bildirip, sınavdan bir gün önce var gücüyle ezber yapmak.

Şimdi 40 sene öncesinin bir sınıfına gidelim.

Öğretmen sınıfa girer,
----Çocuklar defterleri, kitapları sıra üstünden kaldırın, çantanızı da sıranın gözünden alıp, yere koyun. Kağıt kalem çıkarın tarihden yazılı yapacağım. Bütün sınıf harala gürele sıranın üstünü boşaltıp, defterinden bir yaprak kopararak adını soyadını yazar ve öğretmenin tahtaya yazdığı soruları yazmaya başlar.
Okulun açıldığı günden beri işlenen tüm konular sınavda sorulur. (Öğretmenim istediğim sorudan başlayabilirmiyim sorusu o zaman da vardı )

Ertesi gün sınav sonuçları okunurken 60 kişilik sınıfta 3-5 kişi pekiyi almıştır, 8-10 kişi de iyi almıştır. Diğerleri de eh işte 3, 2 almıştır.
Ders yılı sonunda koca sınıfta 1 kişi takdir, 6-7 kişi de teşekkür almıştır. 4-5 kişi sınıfta kalmıştır, diğerleri de zar zor sınıfı geçmiştir. Ya da ikmale kalmıştır. ( Bilmeyenler için açıklayayım, ikmale kalmak ; 3 dersi zayıf ise kurtarmak için eylül ayının ilk günlerinde sınava girerler )

İlkokul ya da ortaokul son sınıfta okuyanlar, tüm dersleri yıldızlı pekiyi olsa bile türkçe-sosyal ve matematik ya da fen bilgisi derslerinden tekrar bitirme sınavına girerlerdi. Bu sınavlara diğer sınıfların öğretmenleri girerdi. Bu sınavlardan alınan notlara göre diploma notu verilirdi.

Ortaokul mezunu olan ben, her akşam bir tanıdığın lisede okuyan çocuğunun matematik problemini telefonda çözmek zorunda kalıyorum.

İşte 40 sene önceki eğitimle bugünün eğitimi. Artık varın siz karar verin.
 
Teknik lisede okurken sınav sonucuna itiraz ettiğimizde öğretmenimiz sınav kağıdımızı bize gösterirdi sonucu -20 çıkması gereken soruyu +20 bulmuşuz mesela formül doğru mantık doğru ufak bir işlem hatası yapmışız öğretmenimiz cevabın üzerine koca bir çizik atıp sıfırı basmış. Öğretmenim derdik haksızlık değilmi yaptığınız? öğretmenimiz derdi oğlum dışarıda hava -20derece sen termometreye baktım gördün +20 çıktın şortla dışarı dötün dondu ? yaptığın doğrumu derdi...
Üniversitede keza aynı bir elektrik makinaları dersinde hocamız 2-3 konuyu birleştirir birimlerle oynar öyle soru hazırlardı. Ben profesörüm bu yaşta size soru hazırlamak için uğraşıyorum amacım sizi çalışmaya zorlamak kalite çıtasını yükseltmek derdi haliyle başarı oranıda düşük olurdu ama korkudan çok çalışırdık.
Şimdi bakıyorumda ne öğrencilerde mesleğimi öğreneyim altın bileziğimi koluma takayım çabası var ne de öğretmenlerde öğretme şevki var benim yakından gözlemim bu şekilde. Öğrenci kolay yoldan para nasıl kazanırım derdinde öğretmen ekonomik sıkıntıdan bunalmış hayattan bezmiş akşam olsada yatsak derdinde formalite icabı sınavlar,sınıf başarısı yükselsin müdürden laf işitmeyeyim endişeleri...
istisnalar yokmu illaki var ama şahsi düşüncem istisnaların az sayıda oluşu.
 
Ben öğretmenlerin kendilerini geliştirmediklerine katılmıyorum.Sadece yetişen yeni nesilin içindeki genç arkadaşlar daha "toy" olduklarından mesleki konulara pek ilgi vermediklerini düşünüyorum.13 senelik sektörde yanımdan çok stajyer geldi geçti.Hepsine ilk sorduğum soru şuydu:
Sen bu mesleği yapacakmısın isteklimisin:?
Eğer istekli ise ve bunu da bana gösterdiyse elimden gelen her şeyi stajyerime öğretmeye çalıştım ki birkaçı şu anda öğretmen bile oldular.İsteksizler ise babalarından kalacak olan malın peşinde iken şimdi kaybettikleri zamanlar için ah vah etmekteler.
Sonuç olarak benim kanım şudur ki eğitim sistemimizde revizyonlar yapılıyor öğrencilere teorik bilgiler veriliyor öğretmenlerimizde çok iyi ama öğrenciler bu konuda bilgileri almakta zorlanıyorlar bunun bilincinde değiller.Bu bilgiyi almak için yeterli olgunluğa sahip değiller henüz:(
 

Forum istatistikleri

Konular
127,950
Mesajlar
913,851
Kullanıcılar
449,598
Son üye
kadir12366

Yeni konular

Geri
Üst