Bakış Açısı !!!

Aynen arkadaşım, zaten öğretmenlik zor diyenler, diğer insanların nasıl çalıştıklarından haberi yok. Ağustos ayında bir cumartesi günü akşam sekizde iş yerinde olmayı hangi öğretmen hayal edebilir. Çoğu İnsanların yıllık izinleri 1 hafta. Öğretmenlerin sömestır arası sadece 2 hafta. Her şey kabak gibi belli ama söyleyince biz suçlu oluyoruz.
 
Aynen arkadaşım, zaten öğretmenlik zor diyenler, diğer insanların nasıl çalıştıklarından haberi yok. Ağustos ayında bir cumartesi günü akşam sekizde iş yerinde olmayı hangi öğretmen hayal edebilir. Çoğu İnsanların yıllık izinleri 1 hafta. Öğretmenlerin sömestır arası sadece 2 hafta. Her şey kabak gibi belli ama söyleyince biz suçlu oluyoruz.

içimden geçenleri yazmak istedim ama YELEK 87 arkadaş aynısını yazmış sadece O-NAY-LI-YO-RUM..... :)
 
Aynen arkadaşım, zaten öğretmenlik zor diyenler, diğer insanların nasıl çalıştıklarından haberi yok. Ağustos ayında bir cumartesi günü akşam sekizde iş yerinde olmayı hangi öğretmen hayal edebilir. Çoğu İnsanların yıllık izinleri 1 hafta. Öğretmenlerin sömestır arası sadece 2 hafta. Her şey kabak gibi belli ama söyleyince biz suçlu oluyoruz.

Açık ve net!!!
 
örnek öğretmenler olunca millet yülenmiş öğretmenlere
ama bakış açısı hayatımıza yön verir
doğru yerden baktığımız sürece
 
örnek öğretmenler olunca millet yülenmiş öğretmenlere
ama bakış açısı hayatımıza yön verir
doğru yerden baktığımız sürece

Evet.Gerçekten de söylediğiniz çok doğru.Yıllar önce askerde asteğmen olarak görev yaparken,muvazzaf subay olarak orduda kalmayı düşünen bazı asteğmenler vardı.Bu asteğmenlerin amiri konumunda olan bir yüzbaşı ise;ayni öğretmenliğin zorlukları,olumsuzlukları gibi subaylık mesleğinin kötü taraflarını gösterip,askerlik mesleğinin bir profesyonel iş olarak düşünülmemesini,yaptıkları işten hiç zevk almadıklarını,hayatlarının bazı durumlarda çekilmez olduğunu,nöbetlerin zorluğu,askerlikteki emir komuta olayının çekirdekten gelmeyenlere zorlukları,sivil üniversite mezunu olanların sonradan bu işe intibakının zorlukları,bazı bürokratik zorluklar,vs,vs. gibi çoğaltılabilen örneklerle bu işe soyunmak isteyen,4 yıllık okulu yeni bitirip asteğmen olmuş arkadaşlara sözüm ona gözdağı veriyordu.Bunlardan biri de bendim tabiki.Ama bu yüzbaşı benim kararımı değil,belki de Dumlu/Erzurum'da yaptığım yıllardaki tahminimden çok zor koşullar bu mesleği seçmemi engellemişti.Zaten mizacımın da(Karekterimin de) bu mesleğe uygun olmadığına kendi hür irademle karar vermiştim.Bugün de asla pişmanlık duymamaktayım.

"Kedi erişemediği ciğere murdar der" gibi bir söz vardır.Her mesleği uzaktan gıptayla,imrenerek dışardan izleyenler,ancak mesleğe tam olarak adım attıklarında,içine girdiklerinde bu mesleklerdeki zorluklarla yüz yüze kalabilirler.Öğretmenlik,subaylık,polislik, itfaiyecilik,jokeylik,elektrikçilik,astsubaylık gibi mesleklerin kendine göre ve kişiden kişiye değişebilen avantaj ve dezavantajları,güçlükleri de doğal olarak bulunabilir.Ama bu meslekleri hayatı pahasına seven,herşeyini bunlara adayan kimseleri de,hiçbir dezavantaj, hiçbir olumsuzluk yıldıramaz,attıkları bu adımdan vazgeçiremez diye düşünüyorum.

En stresli meslekler sıralamasında bildiğiniz üzere subaylar,polisler,öğretmenler,güvenlik görevlileri gibi bir nevi toplum mühendisliği yapan bu insanlar yoğun stres altında kalıp yıpranmaktadırlar.Çünkü yaptıkları işlerde her zaman en önemli malzeme insandır,insan psikolojisidir.İnsanla direkt temas,ilişkilerin her zaman dört dörtlük,istenildiği gibi olamadığı durumlarda ve uygunsuz şartlarda,insan organizması üzerinde çok yıkıcı,yıpratıcı, daha sonraki yıllarında,telafisi çok zor olan yitimler,kayıplar verdirebiliyor ne yazık ki.

Benim annem 37 sene ilköğretimde çocuklarla uğraştı.Hırlısı varmış,efendisi varmış anlattığına göre.Bazıları onu sokakta tanır hemen gelir elini öper,bazıları bizi çok dövdünüz der(Öğretmenin dövdüğü yerde her zaman gül biter şüphesiz)ama hepsi de büyük bir sevgi ve itibarla bu hocalarını anarlar.Ben hem mühendis,hem de öğretmenim.Öğretmenliğe mak.müh.lerini yeterli kpss puanım da olsa, son anda almaktan vazgeçmeleri yüzünden giremedim.Bu mesleğimi ayrıca çocuklarımı yetiştirmem sırasında ziyadesiyle değerlendireceğim hiç şüphesiz.Onun için zor ve yıpratıcı mesleklerde çalışanların aldıkları maaşları çok görmemek,zorlu hayatlarının bir yıpranma payı olarak düşünmek gereklidir diye düşünüyorum.Annem öğretmen olduğu için asla değil,genel öğretmenlik mesleği adına bu fikrimi savunuyorum.Saygılarımla.
 
Sayın Yelek 87, sanırım sizin henüz çocuğunuz yok... Olsun, ondan sonra öğretmenliği konuşalım... :D

Ben öğretmen değilim, hem öğretmenlik yapabilmem de mümkün değil. Tek çocuğuma zor tahammül ediyorum çok zaman... :)

Hafta sonu, sömestr ve yaz tatilleri olmasa, öğretmenlerin hepsi tırlatır ve olan bizim çocuklara olur... :D

İşte bu da başka bir bakış açısı... ;)
 
Sayın Yelek 87, sanırım sizin henüz çocuğunuz yok... Olsun, ondan sonra öğretmenliği konuşalım... :D

Ben öğretmen değilim, hem öğretmenlik yapabilmem de mümkün değil. Tek çocuğuma zor tahammül ediyorum çok zaman... :)

Hafta sonu, sömestr ve yaz tatilleri olmasa, öğretmenlerin hepsi tırlatır ve olan bizim çocuklara olur... :D

İşte bu da başka bir bakış açısı... ;)

Sevgili Mardahan, Yelek 87 arkadaşımız genç olabilir ama bir baba olarak iyi kötü iş yaşamında yaşamış biri olarak, çevremdeki insanlarıda gözlemlemiş olarak yaptığım yorumları bilirsiniz, öğretmenlik konusunda Yelek 87 nin söylediği sözlere imzamı atarım. Burda amaç öğretmenlerin işleri kolay yada zor demek değildir. İnsanların olayları algılama açısından bahsedilen bir durumdur. Öğretmenlik eleştrisi yapıldığında hemen bir savunmaya geçilir ve malesef bu cevaplar genellikle kişsel bazla hatta ajitasyon denilecek kadar garip bir savunmayla yapılır. Benim annem benim babam şöyleydi böyleydi şöyle zorluklar içinde görevini yaptı demek çoğunlukta oluşulan yargının cevabı değildir. Benimde bir çok yakınım öğretmendir. Yalnızca öğretmenliği savunan insanların yakını öğretmen değildir vede kusura bakmayın öğretmenlik bilinmeyen bir meslekte değildir.

Bu forumda mühendisler için hakaret denilebilecek düzeyde yorumlarda yapıldı , hiç birinde mühendisler için öyle bir savunulmaya geçilmedi. Yada bir mühendisler için kolay meslek, yılın bilmem kaç ayı yatıyorsanız denilse... mühendisler gülüp geçerdi, çünkü öyle bir alınacak yaralıları yoktu.

Dershanede öğretmen olarak 600-700 ye haftanın 6 günü günde 12 saat ortalama ile çalışan durumları nasıldır? Hiç gündeme gelmiş midir? Eminim devlette çalışan öğretmenlerden durumları daha ağırdır?. Olayın boyutu devlette çalışmaktır.Bana bir harf öğretnin kırk yıl kölesi olurumun muhatabı eminim ki milli eğitim bakanlığında çalışan öğretmenlerin tekelinde değildir. Bir ustada öğretmendir.Bir mühendiste, bir avukatta, bir eczacıda yeri geldiğinde birer öğretmendir.

Öğretmenlik zor birer meslektir, yeni nesilleri şekil veren onları yönlendiren birer meslektir. Bu yüzden toplulumuzda kutsal sayılır. Ama Türkiye de ki öğretmenlik sistemi ise mevcut koşullar içinde açık ara en kolay mesleklerden biridir. Hafta sonları da hesaba katıldığında nerdeyse yılın yarısı tatille geçildiği hesabı ortaya çıkar, öğrencilerimiz içinde olan bir durum budur.

Devlette çalışmanın getirdiği koşullar öğretmenliği belli bir noktaya getirmiştir. Dışardan bakıldığında devamlı tatili olan ve devamlı şikayet eden bir guruh gözükür. Öğretmenlik zor ise 22 yaşında bayan öğretmen yapabildiği meslektir aynı zamanda??? İşin kötüsü eğer öğretmenlik hakkını vermese o öğretmene bir yaptırım var mı? Derslerinde boş boş otursa yüzeysel geçse bir sıkıntı yaşar mı? Dışarda haftanın 6 günü günde 10-12 saat ortalama ile çalışan, 65 yaşına kadar çalışmak zorunda olan , yıllık izinleri bile muamma olan, bu halden şikayet etse tembellikle suçlanan bir yapıyı görmezden gelemezsiniz. Sizde hakkınızı arayın demek insanlarla alay etmekten farkı yoktur.


Yerine geldiğinde bütün öğretmenler sanki minicik yavrularımıza yön veren ilkokul öğretmeni, yeri geldiğinde sanki bir tek öğretmenler kpss ye giren yada doğu kurasına giden meslek sanırsınız. Haftada yalnızca iki ders saati sınıfa giren resim öğretmenin gençlere yön verdiği işi benden zor ise kendimi boğaz köprüsünden aşağı bodozlama atarım.

KPSS den bir mühendis 93 alıp devlete atandığında, kapağı devlete atmış tembel ve miskin biri olarak lanse edilmeye çalışır. Sadece yıllık zini 20 gün olan sabahtan akşama kadar çalışmak zorunda olan yerine göre nöbet ve vardiya şartlarında çalışan, attığı imzanın hukuki sorumluğunu taşımasına rağmen toplumda değeri yoktur. Oysa kpss den 78 alıp atanan bir öğretmen haftada 15-20 saat arası çalışıp, şubat tatili , yaz tatili, kar kış tatili vs. gibi durumlarda görmezden gelinerek ulvi mesleği yaptığı ön görülerek toplumdan saygı bekler.

İnternete araştırısanız bir bayan gıda mühendisin blogunda gıda mühendisi olarak çalışıp daha sonra öğretmenliği geçiş serüvenini anlatıyordu, gıda mühendisliğinden sonra öğretmenliğin çok kolay olduğu açıkça ifade etmiştir. Hoş zaten bir mesleğin ne kadar zor olup olmadığı bayanların o mesleğe yoğun ilgisi olup olmadığından anlaşılır. Her zaman denildiği gibi anneler öğretmen gelin aramasıda bu yüzdendir. Madem bu meslek bu kadar zor niye kayınvalideler gelin öğretmen arıyor?

Öğretmenliği seçen kişilerin pek çoğu devlet iş garantisi ve boş vakti olan bir meslek diye seçmektedir. Nerde bunun kutsallığı nerde bunun ulviliği? Bayanlar kendine bu mesleği uygun görmesinin sebebide ev işlerine vakit ayırabildiği içindir.

Öğretmenlik zor ise hangi meslek kolaydır? Allah için bunu söyleyin.
Dediğim gibi öğretmenlik önemli bir meslektir ama şu anki sistemde ki öğretmenlik için bu geçerli değildir. Elbette çok iyi özveriler öğretmenler vardır ve olacaktır ama çoğunluk böyle değildir. Herkes imanlı yada ateist olduğunu söyleyebilir ama münafık olduğunu kimse söyleyemez. Herkese sorsan hepsi iyi öğretmen!!! Bide izinler öğrenciler için verilir, öğretmenllerimiz çok yorulurda beyinlerine kan gitsin diye verilmez.
 
"Kendin için istemediğini başkası içinde isteme " bu hadis-i şerif ve empati kavramı bizde biraz fazla üzerinde durulmayan ince noktalar.Her mesleğin avantaj ve dezavantajları vardır birde avantajı daha fazla olan mesleklerde vardır.Hal böyle olunca köyünün sınırlarını dünyanın sınırları diye bilen birisi karşınıza çıkarsa işiniz dahada zorlaşır bu öğretmen olabilir,işci olabilir,esnaf,doktor,mühendis,asker ,polis ,vs. vs. de olabilir.Bu tip insanlar ile makul bir noktaya varamazsınız.Ben emekli olursam bu işyeri çalışmaz diyen ilkokul mezunu iş arkadaşlarımız vardı.Görevi temizlik işiydi asla ne mezunu olduğu okulu nede işini küçümseme niyetim yok ama kendini bir termik santral işletmesinde öyle bir noktada görüyorki nediyeceğimizi bilemedik! İşinimi çok önemsiyor desek yoksa kendini çok farklı yerdemi görüyor desek bilemedik,tabi gün geldi emekli oldu o zihniyetten pek fazla kalmadı,santralmı hala çalışıyor,hemde rekor kırarak.Velhasıl yaptığımız işi seveceğiz saygı duyacağız hakkını vereceğiz.Başka işlerde çalışanlara ve işlerinede saygı duyacağız.Hani güzel bir söz vardır,bir büyük zat der ki : Benim gittiğim yol en iyi yol deme hakkın yoktur,ama benim gittiğim yol iyi yoldur deme hakkın vardır......sağlıcakla kalın.
 

Forum istatistikleri

Konular
128,128
Mesajlar
915,271
Kullanıcılar
449,845
Son üye
burak_duyar

Yeni konular

Geri
Üst