ANADOL..

demiray teknik

Profesyonel Üye
Katılım
24 May 2010
Mesajlar
828
Puanları
256
Yaş
60
Konum
ankara
A1 MkI
Anadol A1, Otosan Otomobil Sanayi A.Ş.’nin siparişi üzerine FW5 kodu ile İngiliz Reliant Firması tarafından geliştirilmiş, tasarımı ise İngiliz Ogle Design firmasının Baş Tasarımcısı Tom Karen tarafından yapılmıştır.

Tasarımın onaylanması sonrası, İngiltere'de Reliant tarafından imal edilen prototip daha tamamlanmadan, dönemin Sanayi Bakanı Mehmet Turgut projeyi onaylamak için prototipi incelemek istediğini Koç Grubu'na bildirdi. Bu gelişme üzerine hazırlanmakta olan prototip, tam olarak bitirilememiş olmasına rağmen 1965 Aralık ayında, 2 İngiliz tecrübe pilotu ile İngiltere'den yola çıkarıldı. Bu seyahat sırasında her türlü sürüş koşulları denendi ve prototip kış mevsiminin en yoğun yaşandığı dönemde Alp dağlarını aşarak, İstanbul'a o dönem rekor sayılabilecek bir süre olan 63 saatte geldi. 22 Aralık 1965 tarihinde de Sanayi Bakanlığı yetkililerince denendi ve imalat onayı verildi.

1966 yılı boyunca, Otosan çalışanları üretim bantlarının oluşturulması ve bunun yıl sonuna kadar yetiştirilebilmesi için insanüstü bir gayret gösterdiler. 1 Aralık 1966'da Nihat Atasagun yönetimindeki imalat ekibi 3 tane mavi renkli Anadol'u tamamladı. Anadol'lar fabrikadaki tecrübeli sürücülere teslim edilerek test sürüşüne çıkarıldı. 3 Anadol, Anadolu'nun çeşitli yörelerinde 2.500 km boyunca her türlü yol ve arazi şartında zorlu testlere tabi tutuldu. Anadol'lar testleri başarıyla tamamlayıp döndüklerinde, fabrikada büyük bir gurur havası hakimdi. A1’in seri üretimine 19 Aralık 1966’da başlanmıştır.

A1 üretiminde ilk olarak Ford Cortina'nın 49 HP (4800devir/dakika) güç üreten motor bloğu döküm demirden mamul (cast iron) 1198cc'lik 1959 model Kent Pre-Crossflow OHV motoru kullanılmış, 1968/08’den itibaren bu motor daha güçlü 54 HP (5500 devir/dakika) güç üreten motor bloğu döküm demirden mamul 1298cc Ford Kent Crossflow OHV motor ile değiştirilmiştir.

Önde yuvarlak "Lucas" farlar, yuvarlak sinyal camları ve metal ön ızgara(12/66'dan 04/72'ye kadar); arkada ise yuvarlak sinyal ve stoplar kullanılmıştır (12/66'dan 01/70'e kadar). Tamponlar nikelajlı metalden ve yine nikelajlı metalden tampon babaları ile önde ve arkada yer almıştır. Gösterge panelinde ise direksiyon milinin hemen üzerinde 2 gösterge bulunmaktadır. Solda, alt kısmında uzun hüzme (mavi) ve sinyal (sarı) lambalar ile km sayacının bulunduğu Smiths km saati, sağında ise orta kısmında marş (kırmızı), yağ (yeşil) lambalarının bulunduğu Smiths yuvarlak hararet ve benzin göstergesi yer almaktadır. 1969’da gösterge panosu yenilenmiş, direksiyon daha ergonomik bir hale getirilmiştir. 1970 başında ise arka stoplar elips şeklinde yekpare bir biçim almıştır (01/70'ten 04/72'ye kadar).

Cam elyafı ve polyesterden imal edilen bu 5 kişilik araç gövdesi, H-tipi tam çelik şasi üzerine oturtulmuştur. Şasi, helezonlu bağımsız ön süspansiyon ve makaslı arka aksın üzerine kurulmuştur. Ön süspansiyon sistemi 1965 Triumph, arka süspansiyon sistemi ise 1965 Ford Cortina Mk1 modellerinden adapte edilmiştir. Frenler tek kanal hidrolik sistem olup, önler disk, arkalar tamburdur. El freni iki koltuk arasında ve mekaniktir. El fren kolu, içli dışlı bir kablo ile arka tekerleklerdeki el freni levyesine bağlıdır (1200cc modellerde sadece arka sağ tekerlek bağlantılıdır). Debriyaj, 1200cc modellerde hidrolik (1966/12-1968/08), sonraki modellerde (1300cc) telli sistem olduğu görülmektedir. Şanzıman olarak döküm demirden, 4 ileri düz vitesli Ford'un Type 2 modeli tercih edilmiştir. Direksiyon’da ise “rack-and-pinion” (kremayer) sistemi kullanılmıştır. Bu dizayn MkI tipi olarak Nisan 1972’ye kadar bu şekilde kalmıştır.

İlk çıkan modellerde kalorifer, radyo ekstra kabul edilmekte, istek üzerine montajı yapılmaktaydı. 1968 sonrası, kalorifer standart hale gelmiştir. Direksiyon mili üzerinde bulunan sinyal, korna ve uzun hüzme kontrollu kol dışında, diğer tüm kontrol düğmeleri (park lambaları, farlar, silecek) gösterge paneli üzerindeki düğmelerden idare ediliyordu. Cam silecek suyu için ise, ilk önceleri ön göğüs ortasında elle pompalanan düğme ile sağlanan su püskürtme, 1968 sonrası debriyaj pedalı yanında bulunan ayak pompası ile yer değiştirmiştir.

Otosan, 1971 yılında Anadol A1 MkI modelinin bir versiyonu olarak, 1300cc modelinde "otomatik vitesli şanzıman" kullanmak üzere bir çalışma yaptı ve kabin içinde de bazı yeniliklerle Ege Makina'nın İzmir'deki showroom'unda bir tanıtım gerçekleştirdi. Bu haber, bir İzmir gazetesi olan Yeni Asır'da Mehmet Ali Okumuş fotoğrafı ile birlikte aynen aşağıdaki metinle yayınlandı.

"Otomatik vitesli ilk Anadol otomobil Ege Makina'nın teşhir salonlarında dün halka gösterildi. Ülkemizde aile otomobillerine artan istek üzerine çalışmalarını hızlandıran Anadol Firması'nın, bir çok yeniliklerle imal ettiği "Anadol De Luxe" tipi otomobil büyük ilgi gördü. En büyük değişiklik olarak göze çarpan otomatik vitesten başka,yatar ön koltuklar, el freni ikaz lambaları, arka koltuklar arasında bar Amerikan ve özel deri kumaştan iç döşeme gibi yeni ilavelerle Anadol daha cazip ve daha kullanışlı bir hale getirilmiş. Numune olarak yapılan "De Luxe" tipi Anadol için şimdiden bir çok isteğin sırada olduğu ilgililerce açıklandı. Resimde, yakında piyasaya çıkarılması düşünülen otomatik vitesli Anadol görülüyor."

Anadol De Luxe modelin neden bir prototip olarak kaldığı ve neden seri üretimine geçilmediği ise bilinmiyor. Anadol'la ilgili literatürde de bu versiyondan hiç söz edilmemesi bir başka konu... Bu haber fotoğrafı ve haber kupürü aşağıdaki resimlerde görülebilir.

Anadol A1 MkI, 1200cc olarak 1966/12, 1967 ve 1968/8 döneminde toplam 3.772 adet, 1968/8-1972/4 arası 1300cc olarak da 11.459 adet ve toplamda 15.231 adet üretilmiştir.

Anadol A1 MkI aynı zamanda Türkiye’nin ilk ralli arabası olarak, Anadol Ralli Takımı (ART) da ilk ralli takımı olarak tarihe geçmiştir. Türkiye’nin ilk resmi rallisi olan 1968 Trakya Rallisi’ni kazanan A1 takımı ve ünlü pilotlar Renç Koçibey ve Demir Bükey’dir. İskender Atakan, Claude Nahum, Mete Oktar, Şükrü Okçu ve Serdar Bostancı’yı da diğer ünlü A1 pilotları olarak sayabiliriz. Bir başka A1 fanatiği de ünlü ralli pilotu Romolo Marcopoli’dir. 1968’de bir başka ünlü Türk pilot İskender Aruoba 30.000 km’lik ve 8 ay süren Avrupa-Afrika-Asya Rallisine Anadol A1’i ile katılmış ve başarı ile tamamlamıştır.

Anadol dünya klasik otomobil literatürlerinde yerini almış ve A1 modeli FIVA' nın (eski adıyla FIA) homologasyon belgelerine sahiptir. Uluslararası klasik otomobil rallilerinde yarışabilir konumdadır. Anadol, İngiltere'de de bazı otomobil meraklılarının elinde bulunan bir otomobildir (İngiltere'de Reliant Anadol olarak anılır). Bugün Anadol'un en çok aranan modellerinden biridir.
 
A4 STC-16
İlk prototipi 1972’de geliştirilen STC-16, sadece 1973 ve 1975 yılları arasında üretildi. STC-16 Eralp Noyan tarafından dizayn edildi. Böylece 1961’de dizayn edilen Devrim'den sonra, Türkiye’de dizayn edilerek üretilen ve seri üretimi gerçekleşen ilk otomobil ünvanını aldı.
1971’de Otosan’ın Genel Müdürü olan ve Vehbi Koç’un damadı Erdoğan Gönül, Otosan yönetimini ikna ederek, seri üretime geçilmesini sağladı. STC-16 üst gelir seviyesindeki kullanıcıları ve uluslararası rallilerde Anadol markasına prestij sağlamayı hedeflemişti. Belçika’daki Kraliyet Sanat Akademisi (Royal Fine Arts Academy) mezunu olan Eralp Noyan’ın başında olduğu bir ekip tarafından çizilen STC-16, o yıllar gözde spor araba modelleri olan Datsun 240Z, Saab Sonett, Aston Martin, Marcos modellerinden esintiler taşımaktadır. Ancak STC-16 bu modellerden çok ayrı bir hava ve karakter taşır. Eralp Noyan, aracın iç ve dış dizayn karakteristiğini II. Dünya Savaşı’nın en gelişmiş uçağı olan “Supermarine Spitfire”dan esinlenerek çizdiği ifade edilmektedir.

STC-16 üretim bandına A4 kodu ile konmuş, cam elyafı ve polyesterden imal edilen 2 kişilik araç gövdesi, kısaltılmış ve modifiye edilmiş Anadol (A1, A2) şasi ve süspansiyon sistemi üzerine oturtulmuş ve 5200 d/d'da 82 HP güç üreten, motor bloğu demir dökümden mamul 1599cc’lik Ford Kent Crossflow OHV motoru ile donatılmıştır. Bu motor, 1968-1975 arası üretilen Ford Escort MkI'de kullanılmış, 1970'deki Londra-Mexico Dünya Kupası Rallisi'nde kazanılan şampiyonluk başarısı sonrası üretilen Escort Mexico modeli ile de piyasaya sunulmuştur. Bu nedenle bu motor "Ford Mexico" olarak da anılır. Şanzıman olarak ise yüksek performanslı İngiliz Ford Cortina ve Capri modellerinin (Ford Type 3) şanzımanları kullanıldı. STC-16’nın ön konsol ve gösterge tabloları, o yılların gözde İtalyan ve İngiliz spor arabalarından hiçbir farkı yoktu. Smiths kilometre ve devir saati dışında, o dönemin yeni detaylarından sıfırlanabilen mesafe göstergesi, Lucas ampermetre, Smiths yağ, benzin ve hararet göstergeleri orta konsolun hemen üzerinde yer alan ve dikey olarak duran kalorifer ayar düğmesi ile radyonun hemen üst kısmında dörtlü kombinasyonla yer almıştı. Direksiyonda rack-and-pinion (kremayer) sistem, frenlerde tek kanallı ve servo takviyeli hidrolik sistem (önler disk, arkalar tambur), debriyajda da tek kuru plaka, diyafram yaylı, spiral kontrollu telli sistem kullanılmıştır. El freni iki koltuk arasında ve mekaniktir. El fren kolu, içli dışlı bir kablo ile arka tekerleklerdeki el freni levyesine bağlıdır.

11 ay süren proje geliştirme safhası sonunda, test sürüşleri için ilk olarak 3 adet STC-16 prototipi hazırlandı. Test alanları olarak Cengiz Topel havaalanı ile E-5 karayolunun İstanbul-Adapazarı bölümü seçildi. STC-16’nın ilk çarpışma testleri de bu dönemde yapıldı. Daha sonra STC-16, test sürüşleri için Otosan Üretim Müdürü Nihat Atasagun tarafından İngiltere’ye, Londra Essex'teki MIRA pistine götürüldü. STC-16 İngiltere’deki deneme sürüşlerinde ve görüldüğü otoban ve caddelerde, bir İngiliz markasının yeni spor modeli sanılarak büyük ilgiyle karşılandı ve dikkat çekti. Taşıdığı “320-E” test plakası nedeniyle birçok yerde durdurularak bu yeni model hakkında bilgi istendi. Bu testler sırasında pekçok İngiliz pilot tarafından denendi, performans, sürüş ve sürüş emniyeti açısından öneriler alındı ve bu öneriler doğrultusunda değişiklikler yapıldı. Ve, sonunda Nisan 1973’te ilk STC-16 ğretim bandından inerek show-room’lardaki yerini aldı. STC-16 isminin “Sport Turkish Car 1600”ün kısaltması olduğu gibi, bu açılımın aynı zamanda “Sport Touring Coupé 1600” anlamında olduğu da ifade edilmektedir. Gençler ise bu açılımı “Süper Türk Canavarı 1600” olarak benimsemişlerdir.

Ne yazık ki, STC-16 üretimi 1973’teki global petrol krizinin yol açtığı ekonomik kriz nedeniyle uzun sürmedi. Benzin fiyatlarındaki aşırı artış ve bir petrol türevi olan fibre-glass maliyetlerindeki artışlar STC-16’nın üretim maliyetlerinin aşırı yükselmesine neden olduğu gibi, bu maliyetlerde yapılacak üretim sonrası satışların sadece yüksek gelir grubuna hitab etmesi ve aracın benzin tüketiminin yüksek olması bu arkadan itişli spor modelin üretim ömrünün çok kısa olmasına neden oldu. O yıllarda, diğer Anadol modellerinin 50.000-55.000 TL olmasına karşılık STC-16 fiyatları 70.000 TL’nin üzerinde idi. Bu nedenle STC-16 müşterileri sadece ralli pilotları, spor araba meraklıları olarak kaldı.

Ancak STC-16, o dönemin gençleri arasında haklı bir üne kavuştu. Geliştirilmiş ve modifiye edilmiş versiyonları Türkiye ve Dünya rallilerinde birçok yarışa girdi ve kazandı. Ralli için geliştirilen modellerde ağır şasi yerine daha hafif şasi ve 140 HP gücünde modifiye motorlar kullanılmıştır. En bilinen STC-16 pilotları olarak; Renç Koçibey, Demir Bükey, Romolo Marcopoli, İskender Aruoba, Cihat Gürkan, Ali Furgaç, Şevki Gökerman, Serdar Bostancı, Murat Okçuoğlu, Cünetd Işıngör, Mehmet Becce, Hızır Gürel, Derya Karaköse ve Osman Arabacı’yı sayabiliriz.

Anadol dünya klasik otomobil literatürlerinde yerini almış ve STC16 modeli de A1 gibi FIVA' nın (eski adıyla FIA) homologasyon belgelerine sahiptir. Uluslararası klasik otomobil rallilerinde yarışabilir konumdadır.
1973 ve 1975 arasında devam eden STC-16 üretimi sırasında toplam 175 araç üretilmiş olup, bunların büyük bölümü 1973’te üretilmiştir. 1972'de üretilen 3 adet prototip de katılırsa, toplam 178 adet STC-16 üretilmiştir. Renk olarak genelde “Alanya Sarısı” [Ford Signal Yellow (Akzo Skala: FEU1022-KL)] olarak üretilen STC-16’lar bu renkle de özdeşleşmiştir. Az sayıda da olsa; dönemin spor arabalarında kullanılan beyaz şeritli kırmızı veya mavi şeritli beyaz renkli olanları da mevcuttur.

ANADOL STC....
 

Forum istatistikleri

Konular
128,162
Mesajlar
915,577
Kullanıcılar
449,922
Son üye
11akif

Yeni konular

Geri
Üst