Merhaba.Değerli forum üyeleri ;
Bazı düşünürlere göre insan düşünen bir hayvandır.İnsanı hayvanlardan ayırt eden en önemli bir diğer bir özelliği ise bazı insani değerlere sahip olabilmesidir hiç kuşkusuz.
Hayvan dostlarımızdan (Yırtıcı,vahşi olup da ehlileşmemiş olanlarını tam konu dışında bırakarak) kendi sahip olduğumuz bu insani değerleri,çoğu zaman da hemen hemen hiç beklemeyiz,onlarda bu değerleri sadece bir hayvan oldukları için hiç gelişmemiş olabildiği beklentisi içinde bulunuruz.
Son zamanlarda medyada sıklıkla gözlemlediğimiz bazı olaylar ise bunun tam tersini bizlere adeta aksini ispatlarcasına gözler önüne sermekte.Bu olaylardan medya dünyasında kayda geçen birkaçını ele alıp inceleyelim isterseniz.
Çin’de bir sokak kedisi örnek olacak bir insani davranış sergiliyor.Öz annesinin bir bebeği sokağa bir sepet içinde ölüme (Aşırı soğukta donmaya) terk etmesine duyarsız da kalamıyor.Sıcacık uzun tüyleri ile bu bebeği sarıp ısıtarak soğukta donmasını önlediği gibi,en yakındaki bir komşuya kendisini takip etmesini ister şekilde sesler çıkarıp bebeğin yetkili mercilere teslimini de böylece sağlamış oluyor.Tabi ki bu uzun tüylü,şişman olan bu dişi kedi,tamamıyla annelik iç güdüsüyle sergilediği bu güzel davranışıyla Çin’de adeta bir milli kahraman ilan edildi ve sokak yaşamındaki bu “sokak kediliği”nden “ev kediliği” mertebesine bu şekilde bebeğin bulunmasında rolü olan kadın tarafından sahiplenilerek terfi ettirilmiş de bulundu.Madalya bile takılsa yine yeridir.Çünkü bu duyarlı kedi bu davranışıyla insani değerlerini,insanların gözlerinin içine bakarak sergilemiş ve belki insanlara bu davranışıyla bir ders bile vermiştir. (1)
İstanbul’da yavru bir sokak kedisi,çok samimi arakadaş olduğu yavru sokak köpeğinin,o anda bir araba altında ezilmesi ve hayatını kaybetmesi sonucunda bu arkadaşını sokak ortasında yalnız bırakmadı.Hızla akıp giden yoğun araç trafiğinin bu riskine hiç aldırış etmeden saatlerce başında bekledi ve adeta “Kalk dostum,buradan hemen uzaklaşman lazımdır” mesajını arkadaşına vermeye de çalıştı.Bu hayvanların da gereğinde kadim birer dost olabildiklerini sergileyen bir başka insani değerlerlerle ilgili bir ders niteliğindedir. (2)
Amerika’da yaşlı bir adamın hastaneye rutin kontrollerinde birlikte beraberinde götürdüğü bir köpek vardır.Bir gün yaşlı adam kalp krizi geçirip hastanede vefat etmiştir.Ama bu durumu köpek dostuna hastane personelinin söyleyip izah edebilmesi güçtür.Çünkü köpek her zaman kontrolden sonra buluşup birlikte tam eve gittikleri noktada,bu olaydan sonra günlerce beklemiş ve sahibinin gelip kendisiyle birlikte eve gitmelerini süresiz beklemiştir.Burada da yine insani bir değer olan vefakarlık örneğini görmekteyiz. (3)
(1) (2) ve (3) nolu medya haberlerinden de açıklıkla da gördüğümüz üzere hayvanları insanlara özgü olmayan ve sadece hayvanlara özgü olan salt değerleriyle tanımlandırmamızın yanlış ve eksik kalabildiği,yeri geldiğinde hayvanların da insani değerlerle ilgili güzel örnekleri bize sergileyebildiğini açıkça da görmekteyiz.
Globalleşen dünyaya baktığımızda ise,insani değerlerin adeta ayaklar altına alınmak da istendiğini,hayvanlarda son zamanlarda gözlenen bu örnek davranışların aksine,insani olan yönlerde bir azalma eğilimi olabildiğini de görmekteyiz.Direk açlık riskiyle karşı karşıya olan ülkelere Müslüman olan belli bir devleterden başkaları hiç kucak açmamakta,Ortadoğu’da esen zülum rüzgarlarına,zalimlerin yaptığı tüm zulümler bir kar olarak kalmakta,diğer gayri müslümler ise bu olaylara sadece bir seyirci olarak kalmaktadır.Global (Uluslar arası) terör 11 Eylül 2001’den sonra bir kabus olarak çirkin yüzünü tekrar dünya gündeminde uzun süreliğine kalacak şekliyle bizlere tekrar göstermiştir.”Bir insanı öldüren tüm dünyayı öldürmüş gibidir”,İslam dininin esasına göre.Karikatür krizi yüzünden tüm insanlığın öldürülmesi hiçbir şekilde tasvip edilemez ve edilmemelidir.Düşünce ve ifade özgürlüğü sınırları aşılmış bile olsa bunun cezası ölüm değil,insanca masaya oturup,medeni şekilde çözüm yolunun,bir orta yolun bulunması şeklinde de olmalıdır.
Bu terör eylemini yapanların da ayrıca “İslam” yaftası ile slogan atıp Hirıstiyan ülkelerde yaşayan tüm Müslüman gurbetçileri 1. derecede zanlı veya şüpheli durumuna getirmesi kabul edilebilir de değildir. Hiristiyan,Yahudi ve Müslüman din adamlarının bu konuda temkinli demeç ve bildiriler yayınlamaları,islam ve terörü ayni kefeye koymamaları,islamofobi (İslam karşıtlığını),anti-semitizmi en aza indirecek demeç ve beyanlar verebilmeleri de gayet takdire şayandır.Bu konuda her dine sahip din adamlarının bu konularda çok daha duyarlı kalarak,sağduyu sahibi insan imajı çizmelerini bundan sonraki uluslar arası terör vakalarında takınmalarını beklemekteyiz.Hayvanların son zamanlarda sergiledikleri tüm bu insani davranışlardan çok farklı da çıkarımlar çıkarmamız gereklidir.Kolay gelsin.Saygılarımla.
Bazı düşünürlere göre insan düşünen bir hayvandır.İnsanı hayvanlardan ayırt eden en önemli bir diğer bir özelliği ise bazı insani değerlere sahip olabilmesidir hiç kuşkusuz.
Hayvan dostlarımızdan (Yırtıcı,vahşi olup da ehlileşmemiş olanlarını tam konu dışında bırakarak) kendi sahip olduğumuz bu insani değerleri,çoğu zaman da hemen hemen hiç beklemeyiz,onlarda bu değerleri sadece bir hayvan oldukları için hiç gelişmemiş olabildiği beklentisi içinde bulunuruz.
Son zamanlarda medyada sıklıkla gözlemlediğimiz bazı olaylar ise bunun tam tersini bizlere adeta aksini ispatlarcasına gözler önüne sermekte.Bu olaylardan medya dünyasında kayda geçen birkaçını ele alıp inceleyelim isterseniz.
Çin’de bir sokak kedisi örnek olacak bir insani davranış sergiliyor.Öz annesinin bir bebeği sokağa bir sepet içinde ölüme (Aşırı soğukta donmaya) terk etmesine duyarsız da kalamıyor.Sıcacık uzun tüyleri ile bu bebeği sarıp ısıtarak soğukta donmasını önlediği gibi,en yakındaki bir komşuya kendisini takip etmesini ister şekilde sesler çıkarıp bebeğin yetkili mercilere teslimini de böylece sağlamış oluyor.Tabi ki bu uzun tüylü,şişman olan bu dişi kedi,tamamıyla annelik iç güdüsüyle sergilediği bu güzel davranışıyla Çin’de adeta bir milli kahraman ilan edildi ve sokak yaşamındaki bu “sokak kediliği”nden “ev kediliği” mertebesine bu şekilde bebeğin bulunmasında rolü olan kadın tarafından sahiplenilerek terfi ettirilmiş de bulundu.Madalya bile takılsa yine yeridir.Çünkü bu duyarlı kedi bu davranışıyla insani değerlerini,insanların gözlerinin içine bakarak sergilemiş ve belki insanlara bu davranışıyla bir ders bile vermiştir. (1)
İstanbul’da yavru bir sokak kedisi,çok samimi arakadaş olduğu yavru sokak köpeğinin,o anda bir araba altında ezilmesi ve hayatını kaybetmesi sonucunda bu arkadaşını sokak ortasında yalnız bırakmadı.Hızla akıp giden yoğun araç trafiğinin bu riskine hiç aldırış etmeden saatlerce başında bekledi ve adeta “Kalk dostum,buradan hemen uzaklaşman lazımdır” mesajını arkadaşına vermeye de çalıştı.Bu hayvanların da gereğinde kadim birer dost olabildiklerini sergileyen bir başka insani değerlerlerle ilgili bir ders niteliğindedir. (2)
Amerika’da yaşlı bir adamın hastaneye rutin kontrollerinde birlikte beraberinde götürdüğü bir köpek vardır.Bir gün yaşlı adam kalp krizi geçirip hastanede vefat etmiştir.Ama bu durumu köpek dostuna hastane personelinin söyleyip izah edebilmesi güçtür.Çünkü köpek her zaman kontrolden sonra buluşup birlikte tam eve gittikleri noktada,bu olaydan sonra günlerce beklemiş ve sahibinin gelip kendisiyle birlikte eve gitmelerini süresiz beklemiştir.Burada da yine insani bir değer olan vefakarlık örneğini görmekteyiz. (3)
(1) (2) ve (3) nolu medya haberlerinden de açıklıkla da gördüğümüz üzere hayvanları insanlara özgü olmayan ve sadece hayvanlara özgü olan salt değerleriyle tanımlandırmamızın yanlış ve eksik kalabildiği,yeri geldiğinde hayvanların da insani değerlerle ilgili güzel örnekleri bize sergileyebildiğini açıkça da görmekteyiz.
Globalleşen dünyaya baktığımızda ise,insani değerlerin adeta ayaklar altına alınmak da istendiğini,hayvanlarda son zamanlarda gözlenen bu örnek davranışların aksine,insani olan yönlerde bir azalma eğilimi olabildiğini de görmekteyiz.Direk açlık riskiyle karşı karşıya olan ülkelere Müslüman olan belli bir devleterden başkaları hiç kucak açmamakta,Ortadoğu’da esen zülum rüzgarlarına,zalimlerin yaptığı tüm zulümler bir kar olarak kalmakta,diğer gayri müslümler ise bu olaylara sadece bir seyirci olarak kalmaktadır.Global (Uluslar arası) terör 11 Eylül 2001’den sonra bir kabus olarak çirkin yüzünü tekrar dünya gündeminde uzun süreliğine kalacak şekliyle bizlere tekrar göstermiştir.”Bir insanı öldüren tüm dünyayı öldürmüş gibidir”,İslam dininin esasına göre.Karikatür krizi yüzünden tüm insanlığın öldürülmesi hiçbir şekilde tasvip edilemez ve edilmemelidir.Düşünce ve ifade özgürlüğü sınırları aşılmış bile olsa bunun cezası ölüm değil,insanca masaya oturup,medeni şekilde çözüm yolunun,bir orta yolun bulunması şeklinde de olmalıdır.
Bu terör eylemini yapanların da ayrıca “İslam” yaftası ile slogan atıp Hirıstiyan ülkelerde yaşayan tüm Müslüman gurbetçileri 1. derecede zanlı veya şüpheli durumuna getirmesi kabul edilebilir de değildir. Hiristiyan,Yahudi ve Müslüman din adamlarının bu konuda temkinli demeç ve bildiriler yayınlamaları,islam ve terörü ayni kefeye koymamaları,islamofobi (İslam karşıtlığını),anti-semitizmi en aza indirecek demeç ve beyanlar verebilmeleri de gayet takdire şayandır.Bu konuda her dine sahip din adamlarının bu konularda çok daha duyarlı kalarak,sağduyu sahibi insan imajı çizmelerini bundan sonraki uluslar arası terör vakalarında takınmalarını beklemekteyiz.Hayvanların son zamanlarda sergiledikleri tüm bu insani davranışlardan çok farklı da çıkarımlar çıkarmamız gereklidir.Kolay gelsin.Saygılarımla.
