Çöpe atılan bilgiler

elektronikmuh

Yönetici
Yönetici
Yönetici
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
2,234
Puanları
1,866
Yaş
46
[h=3]Çöpe Atılan Bilgiler[/h] Issız adaya düşüp orada on sene kalan bir yazılımcının işi bitmiştir. Adadan kurtulduğunda bildiği şeylerin artık beş para etmediğini gördüğünde kahrolabilir. Yeni teknolojilere uyum sağlaması için epey bir zaman gerekecektir.

Pek çok bilgi kolunda ve meslekte taşlar üst üste konabiliyor. En basit örneği hekimlik işte. Eğer hekimseniz, her öğrendiğinizi eskiden öğrendiklerinizi destekleyecek ve tamamlayacak biçimde onların üzerine koyabilirsiniz. Karaciğerin yeni bir versiyonu çıkmıyor. Kalbinizi çıkartıp onu yeni bir modelle değiştirmiyorsunuz. Gözler, kulaklar, burunlar hiç yoksa elli bin yıldır böyleler. Mühendislik dallarının çoğu için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Makina mühendisliği, inşaat mühendisliği, jeoloji mühendisliği gibi mühendislik dallarının ilerleme ivmeleri çok düşük. Bu alanlarda çalışıyorsanız bildiklerinizle idare edip mesleğinizi uzun süre yürütebilirsiniz. Az miktarda yeni bilgi edinmek ve yeni beceri kazanmak yeter. Bunun miktarı asla sizi bıktıracak kadar değildir. Halbuki bilgisayarcılık öyle mi? Bakıyorum da son on senedeki gelişmelere, pek çok şey kökünden değişmiş durumda. Sürekli yeni şeyler öğrenmek ve yeni beceriler geliştirmek zorunda kalmadık mı?..

Sosyal bilimlerin düşük gelişme ivmesi her ay yeni şeyler öğrenmek zorunda kalanları kıskandırabilir. Psikolojiye bakalım örneğin. Senelerdir mesleğin yürütülüş biçiminde bir değişiklik yok. Yıllar önce ortaya atılmış kavramları iyi bilirseniz işinizi yürütürsünüz. Bakmayın birtakım yeni terimlerin ve kavramların ortalıkta dolaştığına. Eski şeylerin biraz cilalanmış biçimleri onlar. Elimde bir psikoloji kitabının on sene önce basılmış birinci baskısıyla güncel sekizinci baskısını karşılaştırdım da geçen gün, verilen örneklerin dışında pek farklılık göremedim.

Peki her meslekte öğrenilmesi gereken yeni şeyler yok mu? Örneğin bir hekim yeni çıkan ilaçları, yeni tedavi yöntemlerini, yeni aygıtların kullanımını öğrenmek zorunda kalmıyor mu? Hukukçu yeni çıkan kanunları bilmezse işini yürütebilir mi? Tamam ama bu mesleklerin ilerleme ivmesi bilgisayar bilimleriyle kıyaslanmayacak kadar düşük. Bırakın on seneyi yirmi sene ıssız adada kalan bir hekim, bir psikolog -bildiklerini unutmamak koşuluyla- kurtarıldığının ertesi günü işine devam edebilir. (Zaten pek çok hekim ıssız adaya düşmediği halde böyle yapmıyor mu? :) )

Sürekli yeni şeyler öğrenmek, yeni beceriler kazanmak bilgisayarcılık diye özetleyebileceğimiz mesleğin en karakteristik özelliklerinden biri. Kim bilir belki de bu alanda çalışan pek çok yeni yetmenin birkaç projeye bulaştıktan sonra yönetici olmak istemesinin nedenlerinden biri de (fakat birincisi değil) budur. Yazılımcıların çoğu uygulama geliştirmeyi yorucu ve uzun süre katlanılamayacak bir faaliyet olarak görüyor. Kırkından sonra kendini program yazarken hayal eden genç bir programcı var mıdır, merak ediyorum.

Biz yazılımcılar yeni şeyler öğrenirken bir yandan da eskilerini çöpe atıyoruz. Örneğin ben eskiden DOS’u sistem programlama bağlamında çok iyi bilirdim. Fakat ne oldu? DOS bitti. Bugünkü kuşak o günleri hiç bilmiyor bile. Boşa mı gitti bütün öğrendiklerim peki? DOS kesmeleri, bellekte kalan programlar, aygıt sürücüleri, şunlar bunlar... Hepsi olmasa da çoğu çöpe gitti maalesef. Tabi siz de diyeceksiniz ki “kalmıştır birşeyler. Onların mutlaka bir faydası dokunmuştur sonraki öğrendiklerinize”. Evet ama kalanlar oransal olarak çok düşük. Belki %10’luk bir bilgi ve deneyimden kalıcı olarak faydalanabilmişimdir. Yalnızca DOS mu? Hayır bir çırpıda size yirmiye yakın konu sayabilirim.

Şimdi bu yazıyı okuyan genç programcıları demotive etmeyeyim. Yeni şeyler öğrenmenin de çekici pek çok tarafı var. Bu süreci katlanılır yapan bir unsur da bu zaten...

Kaynak: http://www.kaanaslan.com/blog/blog/display_blog.php?page=1&id=55
 
Çöpe Atılan Bilgiler

Issız adaya düşüp orada...

Biz yazılımcılar yeni şeyler öğrenirken bir yandan da eskilerini çöpe atıyoruz. Örneğin ben eskiden DOS’u sistem programlama bağlamında çok iyi bilirdim. Fakat ne oldu? DOS bitti. Bugünkü kuşak o günleri hiç bilmiyor bile. Boşa mı gitti bütün öğrendiklerim peki? DOS kesmeleri, bellekte kalan programlar, aygıt sürücüleri, şunlar bunlar... Hepsi olmasa da çoğu çöpe gitti maalesef. Tabi siz de diyeceksiniz ki “kalmıştır birşeyler. Onların mutlaka bir faydası dokunmuştur sonraki öğrendiklerinize”. Evet ama kalanlar oransal olarak çok düşük. Belki %10’luk bir bilgi ve deneyimden kalıcı olarak faydalanabilmişimdir. Yalnızca DOS mu? Hayır bir çırpıda size yirmiye yakın konu sayabilirim.

Şimdi bu yazıyı okuyan genç programcıları demotive etmeyeyim. Yeni şeyler öğrenmenin de çekici pek çok tarafı var. Bu süreci katlanılır yapan bir unsur da bu zaten...

Kaynak: Çöpe Atılan Bilgiler

Sayın elektronikmuh;

Yazınızı okuyunca bir an yazının size ait olduğunu sanarak bir yaşına baktım, bir de DOS komutlarıyla bilgisayar kullandığını sandım. Alıntı olduğunu görünce fikrim değişti, ama gençliğim aklıma geldi, yazmadan edemedim. :)

Elektrik teknisyeniyim ama programcılık kursuna da gidiyorum, merak... Yıl 1991-92... 12 ay boyunca her akşam 2-3 saat COBOL, PASCAL, FORTRAN, Foxbase, DbaseIII-VI... BASIC zaten zorunlu...

Ne oldu..? Bir yıllık emek, bedel bir hiç uğruna, gördüğüm kurslar o günlerde (belki) son günlerini yaşıyordu. Sadece eski işletmelerde kullanılıyordu... Biz onun alfabesinden bir harf öğrenirken onun kitabı çıkıyordu, hızına yetişemiyorduk. Zaman içinde hepsi unutuldu gitti, hala programcılık yapanlara sadece bir temel bilgi, programcılık mantığını öğretmekten öteye gidemedi.

Bilgisayar, yazılım, telekomunikasyon gibi çok hızlı sektörlerde çağı yakalamak, hızla giden bu sektör trenine hangi vagona yetişip atlamak çok zor...
 
Bilgili insanların çöpe ! atıldığı bir dünyada !,bilgiler çöpe atılmış çokmu?
 
Ben bu dediğinize katılmıyorum. Programlamayla uğraşan insan bir algoritma yazar gibi düşünür. Düşüncelerinde sonsuz olduğunu düşünürsek aslında programcı ıssız adada 10 yıl kalsa bile "o" o günün tüm gerekliliklerine haiz olacaktır.
Günde 4 saat olan program pratiklerimi günde 1 saata indirdim fakat görüyorum ki dört saat içerisindeki çalışmamdan daha çok beyin yorgunluğu yaşıyorum. Sebebi ise istem dışı olan hesaplama ve kuramlar zincirinde cebelleşmemdir. İlle angut bir işverenin egosunu tatmin etmek için programcılığı kullanmazsınız. Onu sevgiyi, hayatı ve hatta Allah'ı düşünürken kullanırsınız.

Kendi kullandığım programlama dilini örnek verirsek:
1.5 sürümünde yazılım yapanlar 2.5 sürümünü kullananlardan daha çok şey bilir.
Örnek: Dos ekranında ilk linux dağıtımı yapıldığında bir program veya betiğin ne kadar CPU, Ram ve hangi ram adresinde olacağını kendiniz belirlemek zorundaydınız.
Şimdi kendinize bir soru sorun en son bilgilerle donatılmış bir programcı bunların hangilerini biliyor?
Bence hiçbirini !

Herkes programcı,tüccar,temizlik görevlisi vs olamaz bazı şeyler Allah vergisidir ve kitapların etkisi nicelik artırır sıfat değil.

Saygılar.
 

Forum istatistikleri

Konular
128,133
Mesajlar
915,305
Kullanıcılar
449,849
Son üye
cagan20

Yeni konular

Geri
Üst